Genellikle ekonomik literatürde geçen “tekelleşme” olgusu, sanat ve eğlence dünyasında da varlığını hissettiriyor!

Sanat tekellerinin kale surları gibi ördükleri geçit vermez engeller yüzünden, nice yetenekli isim, daha kendini ifade edebilme imkânına dahi kavuşamadan yitip gidiyor.

Sürekli aynı isimler üzerinden dönen tekelleşme çarkı, sanattaki çok sesliliğe set çektiği gibi sanatın gelişimini de engelliyor.

Örneğin müzik piyasası!

Müzikteki tekelleşme çarkının odağında “star şarkıcı” figürü ya da figürleri yer alıyor.

Star isimleri kamuoyuna pompalayan muazzam bir organizasyon ağı ise bu çarkın dinamosunu oluşturuyor!

Koskoca okyanusta ancak bir avuç okyanus suyu hacmince yer kaplayan şarkıcı starlar, görsel ve yazılı medya organları, sosyal medya mecraları ve diğer etkileşim araçları aracılığıyla sürekli gündemde tutularak, isimleri etrafında devasa hayran kitleleri peydahlanıyor!

Starların sahip oldukları sosyal medya hesaplarında yer alan fotoğraf ve video paylaşımları ile adeta hipnotize edilen hayran kitlelerin zihinleri, star ismin o müzik türünün tek ve değişmez temsilcisiymiş algısına uğratılıyor!

Tekelci müzik anlayışının saadet zincirini oluşturan starlar, organizatörler, menajerler ve reklâm ağının medya yapılanmaları, kazan-kazan stratejisi etrafında oluşturdukları kümelenme ile akıllara durgunluk verecek miktarlarda servetin de sahibi oluyorlar!

Oh ne âlâ!..

Alın size müzikteki vahşi kapitalizm!

Müzikteki vahşi kapitalist anlayış ne yazık ki piyasada yeni isimlerin boy göstermesine izin vermiyor!

Star arkadaşlardan belki de çok daha iyi sese sahip, sanatçı kişiliğin tezahürleri arasında olması gereken toplumcu anlayışta ve kendini sosyal projelere adamaya hazır nice yetenek, müzikteki tekelleşme çarkının baronlarınca sektörün kapısına dahi yaklaştırılmıyorlar!

Müzik imparatorlarının kurdukları saadet zincirinin halkalarını oluşturan zat-ı muhteremler için önemli olan, menfaat çarklarının durmaksızın dönmesi!

Kitlelerin ortak duygusu ve hissedişi demek olan müzik kavramının da içini boşaltan kapitalist zihniyetteki sektörün tekelcileri, bileşenleriyle birlikte sektörden yüzbinlerce kişinin ekmek yiyebilecek olmasını çıkarlarına aykırı görüyorlar!

Müzik piyasasını tekellerinde bulunduran organize güçler, sektördeki devasa pastanın eşit ve adil miktardaki çok sayıda dilime bölünmesini istemiyorlar!

Müzik organizatörlerinin yapılanmalarını starlık metaforu yerine, yeni yeteneklere geniş yelpazede yer veren kucaklayıcı anlayış doğrultusunda yeniden belirlemeleri gerekiyor.

Bu hem sektöre yeni yüzlerin kazandırılması, hem müzikseverlere alternatif seçeneklerin sunulması, hem de müziğin gelişimi açısından büyük öneme sahip bulunuyor.

Sektörün kazancından bir avuç zümre yerine, bu alanda yeteneği olan herkes hakça ve eşit olarak yararlanmalı!

Bunun hayata geçebilmesi ise müzikteki tekelci anlayışın son bulmasına bağlı.

Önümüz Kurban Bayramı.

Bayramda sahne alacak isimlere bir bakın hele.

Hepsi de “star şarkıcı” odaklı müzik tekellerinin topluma dayattığı isimler!

Birkaç saatlik sahne performansı için bu isimler, bir adeti milyon dolar olmak üzere milyonlarca liraları ceplerine indirecekler!

Tekelci müzik çarkının göz önünde bulunan starlarının kazançları böyle de çarkın görünmeyen yüzleri olan organizatörlerin, menajerlerin ve mekân sahiplerinin kazançları çok mu farklı?

Çarkın dişlilerinin tamamı kazan-kazan garantisinin rantçıları olduğu için elbette değil!

Benim kimsenin kazancıyla zorum yok!

Olamaz da!

Ancak ülkede bu kadar fakirlik ve yoksulluk varken, böylesi vicdansızlıkları kabullenemiyorum!

Bu da işin can yakıcı başka bir boyutu!

Sanatta, edebiyatta, sporda ve medyada dönen tekelci çarkları, yazılarımda ele almaya devam edeceğim.

Her şey gönlünüzce olsun…