Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı'ndan Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, iklim değişikliğinin etkileri ve su kaynaklarıyla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Ataş, dünyayı tehdit eden küresel ısınmanın sebeplerine dikkat çekti.
Haber Giriş Tarihi: 02.06.2025 13:00
Haber Güncellenme Tarihi: 02.06.2025 13:05
Kaynak:
İHA
Jeoloji Mühendisliği alanında hidrojeoloji, yer altı ve yüzey suları ile jeotermal enerji gibi konularda çalışmalar yürüten Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, iklim krizinin artık göz ardı edilemeyecek seviyeye ulaştığını belirtti. Kısa vadeli hava olaylarının meteorolojik döngüyle ilişkili olduğunu dile getiren Ataş, uzun vadeli değişimlerin ise iklimin karakterini belirlediğini vurguladı.
"İNSAN KAYNAKLI FAALİYETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNİ HIZLANDIRMAKTADIR"
İklimi belirlemek için sıcaklık, yağış, buharlaşma gibi meteorolojik verilerin uzun yıllar boyunca ortalamasının değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Ataş, "Bu verilerdeki ani artış ya da azalışlar anomali olarak tanımlanır. Bu anomaliler bize iklim değişikliğini gösterir. İklim değişikliğinin temel sebeplerinin iki ana grupta toplanıyor. Bunlardan ilki doğal süreçler. Güneş patlamaları, volkanik faaliyetler, tektonik hareketler ve okyanus akıntılarındaki değişimler gibi olaylar dünya tarihinde hep etkili olmuştur. Ancak günümüzde bu değişimin asıl sebebinin antropojenik, yani insan kaynaklı faaliyetlerdir" dedi. "PARİS ANLAŞMASI KRİTİK ÖNEME SAHİP"
Küresel çapta iklim değişikliği ile mücadele için atılan adımların önemine de değinen Ataş, Paris İklim Anlaşması'nın bu noktada öne çıktığını söyledi. Anlaşma kapsamında 197 ülkenin, küresel sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlandırma, ideal olarak ise 1,5 derecenin altına çekme hedefiyle ortak hareket ettiğini belirtti. Türkiye'nin de bu sürece dahil olduğuna dikkat çeken Ataş, 2053 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve yeşil büyüme politikalarının benimsenmesi gerektiğini ifade etti. "TÜRKİYE SU STRESİ YAŞIYOR, 2050'DE SU FAKİRİ OLABİLİRİZ"
Türkiye'nin dört mevsimin yaşandığı nadir ülkelerden biri olduğunu ancak mevsim geçişlerinin belirgin şekilde bozulduğunu belirten Ataş, özellikle kış aylarında kuraklığın arttığına işaret etti. Kar yağışının azalmasıyla birlikte hem yer altı hem de yüzey su kaynaklarının ciddi oranda azaldığını kaydeden Ataş, "Yağış rejimimiz değiştiği için, kar yağışları azaldığı için biz maalesef su sıkıntısı yaşar hale geldik. Özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak gerçekleşen buzulların erimesiyle okyanus sularına çok ciddi anlamda tatlı su karışıyor ve bu karışımın sonrasında tatlı su, tuzlu su dengesi bozulduğu için okyanuslardaki akış da bozuluyor. Bunlar da mevsimlere etki ediyor. Bu mevsimlerin değişmesi bazı bölgelerde kasırgalara, hortumlara sebep olurken veya sel felaketlerine sebep olurken bazı bölgelerde kuraklıkla çölleşmeye sebep oluyor. Bizim ülkemizde de maalesef yağış rejimini değiştirdiği için bu küresel iklim krizi maalesef kar yağışı konusunda oldukça sıkıntı yaşamaya başladı. Dolayısıyla kış kuraklığı şiddetini arttırdı. Buna bağlı olarak kar yağışımız azaldı. Bununla da beraber hem yeraltı su sistemlerimiz hem de yüzey suyu sistemlerimiz olumsuz yönde etkilendi. Zaten ülke olarak kişi başına bin 500 metreküp suyla su stresi yaşayan bir ülke konumundayız. 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyon olacağı öngörülüyor. Buna göre de kişi başına düşecek su miktarımız bin metreküplere kadar inecek. Bin metreküpün altına indiği zaman da zaten su fakiri ülke olmaya aday ülkeler arasına gireceğiz. Sonuç olarak bizlerin burada yapması gereken önemli şey, sürdürülebilir su yönetimini belirlemek, uygun ve yapılabilir su politikalarını düzenlemek ve buna yönelik tedbir ve önlemleri almak zorundayız" uyarısında bulundu. "TARIMDA DÖNÜŞÜM ŞART, BİREYSEL BİLİNÇLENME HAYATİ"
Tarımda kullanılan suyun toplam su tüketiminin yüzde 70'ini oluşturduğunu vurgulayan Ataş, "Vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilmeli. Basınçlı veya damla sulama sistemlerine geçilmeli. Tarımda suyu daha az tüketen ürünler tercih edilmeli" dedi. Bireysel farkındalığın da önemli olduğunu dile getiren Ataş, özellikle çocukların küçük yaştan itibaren su tasarrufu, iklim değişikliği ve çevresel bilinç konularında eğitilmesi gerektiğini belirterek, "Anaokulundan itibaren iklim krizi ve suyun önemi müfredata dahil edilmeli" ifadelerini kullandı. "YAĞMUR SUYU GERİ KAZANIMI YAYGINLAŞMALI"
Vatandaşların kendi yaşam alanlarında da tedbir alabileceğini vurgulayan Ataş, "Evlerin uygun olduğu yerlerde yağmur suyunun toplanarak yeniden kullanımı sağlanabilir. Bu bireysel gibi görünse de toplumsal ölçekte büyük katkı sağlayacaktır" dedi.
Son olarak, suyun israf edilmemesi, sürdürülebilir su yönetimi politikalarının geliştirilmesi ve uygulanabilir stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden Ataş, "Küresel iklim krizine karşı hazırlıklı olmalıyız. Aksi takdirde hem çevresel hem de ekonomik büyük kayıplar yaşanabilir" şeklinde konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye 2050'de su fakiri olabilir!
Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı'ndan Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, iklim değişikliğinin etkileri ve su kaynaklarıyla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Ataş, dünyayı tehdit eden küresel ısınmanın sebeplerine dikkat çekti.
Jeoloji Mühendisliği alanında hidrojeoloji, yer altı ve yüzey suları ile jeotermal enerji gibi konularda çalışmalar yürüten Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, iklim krizinin artık göz ardı edilemeyecek seviyeye ulaştığını belirtti. Kısa vadeli hava olaylarının meteorolojik döngüyle ilişkili olduğunu dile getiren Ataş, uzun vadeli değişimlerin ise iklimin karakterini belirlediğini vurguladı.




"İNSAN KAYNAKLI FAALİYETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNİ HIZLANDIRMAKTADIR"
İklimi belirlemek için sıcaklık, yağış, buharlaşma gibi meteorolojik verilerin uzun yıllar boyunca ortalamasının değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Ataş, "Bu verilerdeki ani artış ya da azalışlar anomali olarak tanımlanır. Bu anomaliler bize iklim değişikliğini gösterir. İklim değişikliğinin temel sebeplerinin iki ana grupta toplanıyor. Bunlardan ilki doğal süreçler. Güneş patlamaları, volkanik faaliyetler, tektonik hareketler ve okyanus akıntılarındaki değişimler gibi olaylar dünya tarihinde hep etkili olmuştur. Ancak günümüzde bu değişimin asıl sebebinin antropojenik, yani insan kaynaklı faaliyetlerdir" dedi.
"PARİS ANLAŞMASI KRİTİK ÖNEME SAHİP"
Küresel çapta iklim değişikliği ile mücadele için atılan adımların önemine de değinen Ataş, Paris İklim Anlaşması'nın bu noktada öne çıktığını söyledi. Anlaşma kapsamında 197 ülkenin, küresel sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlandırma, ideal olarak ise 1,5 derecenin altına çekme hedefiyle ortak hareket ettiğini belirtti. Türkiye'nin de bu sürece dahil olduğuna dikkat çeken Ataş, 2053 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve yeşil büyüme politikalarının benimsenmesi gerektiğini ifade etti.
"TÜRKİYE SU STRESİ YAŞIYOR, 2050'DE SU FAKİRİ OLABİLİRİZ"
Türkiye'nin dört mevsimin yaşandığı nadir ülkelerden biri olduğunu ancak mevsim geçişlerinin belirgin şekilde bozulduğunu belirten Ataş, özellikle kış aylarında kuraklığın arttığına işaret etti. Kar yağışının azalmasıyla birlikte hem yer altı hem de yüzey su kaynaklarının ciddi oranda azaldığını kaydeden Ataş, "Yağış rejimimiz değiştiği için, kar yağışları azaldığı için biz maalesef su sıkıntısı yaşar hale geldik. Özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak gerçekleşen buzulların erimesiyle okyanus sularına çok ciddi anlamda tatlı su karışıyor ve bu karışımın sonrasında tatlı su, tuzlu su dengesi bozulduğu için okyanuslardaki akış da bozuluyor. Bunlar da mevsimlere etki ediyor. Bu mevsimlerin değişmesi bazı bölgelerde kasırgalara, hortumlara sebep olurken veya sel felaketlerine sebep olurken bazı bölgelerde kuraklıkla çölleşmeye sebep oluyor. Bizim ülkemizde de maalesef yağış rejimini değiştirdiği için bu küresel iklim krizi maalesef kar yağışı konusunda oldukça sıkıntı yaşamaya başladı. Dolayısıyla kış kuraklığı şiddetini arttırdı. Buna bağlı olarak kar yağışımız azaldı. Bununla da beraber hem yeraltı su sistemlerimiz hem de yüzey suyu sistemlerimiz olumsuz yönde etkilendi. Zaten ülke olarak kişi başına bin 500 metreküp suyla su stresi yaşayan bir ülke konumundayız. 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyon olacağı öngörülüyor. Buna göre de kişi başına düşecek su miktarımız bin metreküplere kadar inecek. Bin metreküpün altına indiği zaman da zaten su fakiri ülke olmaya aday ülkeler arasına gireceğiz. Sonuç olarak bizlerin burada yapması gereken önemli şey, sürdürülebilir su yönetimini belirlemek, uygun ve yapılabilir su politikalarını düzenlemek ve buna yönelik tedbir ve önlemleri almak zorundayız" uyarısında bulundu.
"TARIMDA DÖNÜŞÜM ŞART, BİREYSEL BİLİNÇLENME HAYATİ"
Tarımda kullanılan suyun toplam su tüketiminin yüzde 70'ini oluşturduğunu vurgulayan Ataş, "Vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilmeli. Basınçlı veya damla sulama sistemlerine geçilmeli. Tarımda suyu daha az tüketen ürünler tercih edilmeli" dedi. Bireysel farkındalığın da önemli olduğunu dile getiren Ataş, özellikle çocukların küçük yaştan itibaren su tasarrufu, iklim değişikliği ve çevresel bilinç konularında eğitilmesi gerektiğini belirterek, "Anaokulundan itibaren iklim krizi ve suyun önemi müfredata dahil edilmeli" ifadelerini kullandı.
"YAĞMUR SUYU GERİ KAZANIMI YAYGINLAŞMALI"
Vatandaşların kendi yaşam alanlarında da tedbir alabileceğini vurgulayan Ataş, "Evlerin uygun olduğu yerlerde yağmur suyunun toplanarak yeniden kullanımı sağlanabilir. Bu bireysel gibi görünse de toplumsal ölçekte büyük katkı sağlayacaktır" dedi.
Son olarak, suyun israf edilmemesi, sürdürülebilir su yönetimi politikalarının geliştirilmesi ve uygulanabilir stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden Ataş, "Küresel iklim krizine karşı hazırlıklı olmalıyız. Aksi takdirde hem çevresel hem de ekonomik büyük kayıplar yaşanabilir" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
En Çok Okunan Haberler
Ümit Özdağ, tahliye edildi! Özdağ, neden tutuklanmıştı?
Sınav kaygısıyla başa çıkmanın 7 etkili yolu
Evcil hayvanlarınız bağışıklık sisteminizi nasıl güçlendirebilir?
Kilo verirken kas kaybını önlemek için dikkat edilmesi gereken 6 adım!
Uzak Şehir'in Pakize'sinden plaj pozları
İran-İsrail savaşında hangi ordu daha güçlü?
Tatil planı yapacaklar rotasını Bursa'ya çevirsin: Uğruna yola düşmeye değecek adresler
Karıncaları evinizden uzaklaştırmanın yolları
Tarihin en büyük uçak kazaları
En iyi 10 romantik komedi filmi
Kanat açıklığı 15 santimetre olan tavus kelebeği buldu
Şehrin göbeğinde film gibi operasyon!
Netanyahu: "İran'ın nükleer programını çökerttik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Kralı Alexander'ın NATO liderleri onuruna verdiği yemekte yer aldı
İzmir'de farklı noktalarda çıkan orman yangınları kontrol altına alındı