"Mevlevi Ayinişerifi ve Mukabelesi", Haliç Üniversitesi'nde izleyenler ile buluştu
"Mevlevi Ayinişerifi ve Mukabelesi", Haliç Üniversitesi'nde izleyenler ile buluştu
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu ve Haliç Üniversitesi Konservatuvarının katkısıyla, "Hazreti Mevlana'nın 751. Vuslat Yılı'nda Mevlevi Ayinişerifi ve Mukabelesi", Haliç Üniversitesi Kongre Merkezi'nde düzenlendi.
Haber Giriş Tarihi: 27.12.2024 09:14
Haber Güncellenme Tarihi: 27.12.2024 09:22
Kaynak:
AA
Proje yönetmenliğini Haliç Üniversitesi Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Murat Salim Tokaç'ın üstlendiği program, sanat yönetmeni İhsan Özer ve postnişin Nezih Çetin tarafından sahneye taşındı.
Tokaç, tören öncesi yaptığı açıklamada, Konservatuvarın tiyatro, Türk ve tasavvuf musikisi olmak üzere üç ana bölümden oluştuğunu, Türk Musikisi Bölümü'nün üniversitenin kuruluşundan beri var olduğunu söyledi.
"HALİÇ ÜNİVERSİTESİ KONSERVATUVARI BÜNYESİNDEKİ İLK SEMA MUKABELESİ ÖZELLİĞİNİ TAŞIYOR"
Mevlevi ayininin, tasavvuf müziğinin en büyük formlarından birisi olduğunu vurgulayan Tokaç, "Bugün bir Mevlevi ayini icra etmeye çalışacağız. Bu mukabele, İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu ve Haliç Üniversitesi Konservatuvarının birlikteliğiyle hayata geçirilecek. Dolayısıyla bu tören, iki önemli kurumun bir araya gelmesiyle sahneye taşınmış olacak. Bizler, bu sema mukabelesine eşlik eden müziği icra etmeye çalışacağız. Düzenleyeceğimiz etkinlik, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı bünyesinde düzenlenen ilk sema mukabelesi özelliğini taşıyor." dedi.
Tokaç, Mevlevi ayinişerifi ile ilgili tanımlamalarda kullanılan tabirlerin eksik ya da hatalı olduğunun altını çizerek, "Bu, bir gösteri değil sema mukabelesidir. Burada bizler bir ritüeli sahnelemeye, onu icra etmeye çalışıyoruz. Yapacağımız icra, bir dini ritüelin buraya gelecek katılımcılarla paylaşılmasıdır. Bu anlamda seyirciler, bir gösteriye değil bir mukabeleye, bir ayinişerif mukabelesine geldiklerini fark ederlerse bu icranın ruhunu daha iyi anlamış olacaklardır." değerlendirmesinde bulundu.
Tokaç, sema mukabelesinin, Hazreti Mevlana'nın tasavvuf fikrinin temsili olduğunu söyledi.
"İcra etmeye çalışacağımız sema mukabelesi, Hazreti Mevlana'nın vahdetten tevekküle kadarki tasavvuf öğretisinin bir yansıması olarak anlaşılabilir." diyen Tokaç, şöyle konuştu:
"Beyazlar içinde sema eden semazenler, sembolik olarak bu öğretinin görünür hale gelmesini bizlere anlatırlar. Hz. Mevlana, 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.' der. Biz de bu rahmetin bir yansımasını sergilemeye gayret edeceğiz. İcra edeceğimiz mukabeleyle, 751. yılını idrak ettiğimiz vuslat halini anlamaya çalışacağız."
"MEVLEVİLİK, TEKKELER İÇİNDE GÖZE HİTAP EDEN BOYUTLARIYLA ZİRVEYİ TEMSİL ETMEKTEDİR"
Postnişin Nezih Çetin de Hazreti Muhammed'in sünnetinin ve yolunun sahip olduğu hakikatin tasavvuf sayesinde öğrenilebileceğini söyledi.
Çetin, dinin emrettiği mükellefiyetlerin şeriat olarak adlandırıldığını belirterek, "Bizler, Allah'ın bizden istediklerini onun şeriatıyla öğreniriz. Tasavvuf ve tarikat ise Resulullah Efendi'mize benzeme yoluculuğudur. Mevlevi ayini de bu benzemenin bir örneği, cüzü ve parçasıdır. Tarih boyunca Peygamber Efendi'mize benzemek isteyenler tekkelere koşmuşlardır. Tekkeler hem ruha hem gönle hem de göze hitap ederler. Mevlevilik, tekkeler içinde göze hitap eden boyutlarıyla zirveyi temsil etmektedir." diye konuştu.
Mevleviliğin, dini ve tasavvufi hakikatleri merak edenler için bir işaret fişeği görevi gördüğünü dile getiren Çetin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Maneviyatı, dini hakikatleri 'gözle' algılayanlar bu yola yani Mevleviliğe girmeyi tercih etmişler. İcra edeceğimiz sema mukabelesi, işaret fişeğinin ardındaki hakikati görmeye vesile olursa anlamlı bir iş yapmış olur. Mevleviliğin de dahil olduğu tarikatların tamamındaki zikir şekilleri tarikatın hurdası olarak kabul edilirler. Bu tabir, onların kötü olduğunu değil asıl olanın tarikat olmadığını bizlere söyler. Bu ayinişerif ve selamlama, bir meyvenin kabuğu gibidir. Asıl olan ise kabuk değil özdür. Ayinişerifimizin meyvenin özündeki tadı almak isteyenler için bir vesile olmasını temenni ediyorum."
Yaklaşık iki saat süren gösteriye katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
"Mevlevi Ayinişerifi ve Mukabelesi", Haliç Üniversitesi'nde izleyenler ile buluştu
Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu ve Haliç Üniversitesi Konservatuvarının katkısıyla, "Hazreti Mevlana'nın 751. Vuslat Yılı'nda Mevlevi Ayinişerifi ve Mukabelesi", Haliç Üniversitesi Kongre Merkezi'nde düzenlendi.
Proje yönetmenliğini Haliç Üniversitesi Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Murat Salim Tokaç'ın üstlendiği program, sanat yönetmeni İhsan Özer ve postnişin Nezih Çetin tarafından sahneye taşındı.
Tokaç, tören öncesi yaptığı açıklamada, Konservatuvarın tiyatro, Türk ve tasavvuf musikisi olmak üzere üç ana bölümden oluştuğunu, Türk Musikisi Bölümü'nün üniversitenin kuruluşundan beri var olduğunu söyledi.
"HALİÇ ÜNİVERSİTESİ KONSERVATUVARI BÜNYESİNDEKİ İLK SEMA MUKABELESİ ÖZELLİĞİNİ TAŞIYOR"
Mevlevi ayininin, tasavvuf müziğinin en büyük formlarından birisi olduğunu vurgulayan Tokaç, "Bugün bir Mevlevi ayini icra etmeye çalışacağız. Bu mukabele, İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu ve Haliç Üniversitesi Konservatuvarının birlikteliğiyle hayata geçirilecek. Dolayısıyla bu tören, iki önemli kurumun bir araya gelmesiyle sahneye taşınmış olacak. Bizler, bu sema mukabelesine eşlik eden müziği icra etmeye çalışacağız. Düzenleyeceğimiz etkinlik, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı bünyesinde düzenlenen ilk sema mukabelesi özelliğini taşıyor." dedi.
Tokaç, Mevlevi ayinişerifi ile ilgili tanımlamalarda kullanılan tabirlerin eksik ya da hatalı olduğunun altını çizerek, "Bu, bir gösteri değil sema mukabelesidir. Burada bizler bir ritüeli sahnelemeye, onu icra etmeye çalışıyoruz. Yapacağımız icra, bir dini ritüelin buraya gelecek katılımcılarla paylaşılmasıdır. Bu anlamda seyirciler, bir gösteriye değil bir mukabeleye, bir ayinişerif mukabelesine geldiklerini fark ederlerse bu icranın ruhunu daha iyi anlamış olacaklardır." değerlendirmesinde bulundu.
"751. YILINI İDRAK ETTİĞİMİZ VUSLAT HALİNİ ANLAMAYA ÇALIŞACAĞIZ"
Tokaç, sema mukabelesinin, Hazreti Mevlana'nın tasavvuf fikrinin temsili olduğunu söyledi.
"İcra etmeye çalışacağımız sema mukabelesi, Hazreti Mevlana'nın vahdetten tevekküle kadarki tasavvuf öğretisinin bir yansıması olarak anlaşılabilir." diyen Tokaç, şöyle konuştu:
"Beyazlar içinde sema eden semazenler, sembolik olarak bu öğretinin görünür hale gelmesini bizlere anlatırlar. Hz. Mevlana, 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.' der. Biz de bu rahmetin bir yansımasını sergilemeye gayret edeceğiz. İcra edeceğimiz mukabeleyle, 751. yılını idrak ettiğimiz vuslat halini anlamaya çalışacağız."
"MEVLEVİLİK, TEKKELER İÇİNDE GÖZE HİTAP EDEN BOYUTLARIYLA ZİRVEYİ TEMSİL ETMEKTEDİR"
Postnişin Nezih Çetin de Hazreti Muhammed'in sünnetinin ve yolunun sahip olduğu hakikatin tasavvuf sayesinde öğrenilebileceğini söyledi.
Çetin, dinin emrettiği mükellefiyetlerin şeriat olarak adlandırıldığını belirterek, "Bizler, Allah'ın bizden istediklerini onun şeriatıyla öğreniriz. Tasavvuf ve tarikat ise Resulullah Efendi'mize benzeme yoluculuğudur. Mevlevi ayini de bu benzemenin bir örneği, cüzü ve parçasıdır. Tarih boyunca Peygamber Efendi'mize benzemek isteyenler tekkelere koşmuşlardır. Tekkeler hem ruha hem gönle hem de göze hitap ederler. Mevlevilik, tekkeler içinde göze hitap eden boyutlarıyla zirveyi temsil etmektedir." diye konuştu.
Mevleviliğin, dini ve tasavvufi hakikatleri merak edenler için bir işaret fişeği görevi gördüğünü dile getiren Çetin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Maneviyatı, dini hakikatleri 'gözle' algılayanlar bu yola yani Mevleviliğe girmeyi tercih etmişler. İcra edeceğimiz sema mukabelesi, işaret fişeğinin ardındaki hakikati görmeye vesile olursa anlamlı bir iş yapmış olur. Mevleviliğin de dahil olduğu tarikatların tamamındaki zikir şekilleri tarikatın hurdası olarak kabul edilirler. Bu tabir, onların kötü olduğunu değil asıl olanın tarikat olmadığını bizlere söyler. Bu ayinişerif ve selamlama, bir meyvenin kabuğu gibidir. Asıl olan ise kabuk değil özdür. Ayinişerifimizin meyvenin özündeki tadı almak isteyenler için bir vesile olmasını temenni ediyorum."
Yaklaşık iki saat süren gösteriye katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Doğal akciğer temizleyici! Faydalarını saymakla bitmiyor
Sinema salonlarında bu hafta 6 film izleyiciyle buluşacak
Kuru ciltli olanların mutlaka yapması gerekenler
Göz altı morlukları için 6 doğal çözüm
Beyin kanseri kendisini gösteriyor: İşte belirtileri...
Hadzabe Kabilesi'nin avcı-toplayıcı yaşamıyla insanlık tarihine yolculuk
Mutfakta bulundurmamanız gereken 7 ürün
Sosyal medya ruh sağlığını kötü etkiliyor
İleri yaşta çocuk sahibi olmanın zararları
İstanbul'da en yaşanılabilir 10 semt
Bursa'da Mehmet Karabıyık'ın katili adliyeye sevk edildi
Bursa'da Osmangazi Belediyesinden çocuklara tatil hediyesi
Bursa'da tüyler ürperten cinayet: Ormandaki vahşetin gizemi çözüldü
Tarım sektörü temsilcileri ve elciler arasında 'Suriyeli işçi' polemiği
Isparta'da ayakkabı tamircisi "Kamil Usta" 45 yıldır mesleğini sürdürüyor