Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım

Herkes Duysun - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: Tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: Tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sürdürülebilir Tarım ve Tarımda Markalaşma" temasıyla düzenlenen Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti; Tarımda sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği, coğrafi işaretli ürünler ve tarımda markalaşma, tarımın geleceği teması altında yapılan ve yapılacak olan tartışmaların sektörümüz açısından yol gösterici olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle 160 yılı aşkın süredir çiftçimizin üreticimizin yanında yer alan Ziraat Bankamıza ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. 1863 yılından beri Ziraat Bankamız Türk tarımının lokomotifi oldu. Savaş dönemleri dahil ülkemizin yokluk günlerinde bankamız çiftçinin, esnafın, tüccarın, girişimcinin yanında yer aldı. Üretimcilerimizin insanımızın iliğini sömüren tefecilerin ve faiz lobilerinin pençesine düşmemesi noktasında hayati rol üstlendi. Ziraat Bankası dün olduğu gibi bugün de ülkeyi ve milleti önceleyen duruşunu muhafaza ediyor. Ziraat varsa memleketin dört bir yanında ziraat var anlayışıyla Türkiye'nin tarım sektörüne güçlü destek veren bankamızı ve çalışanlarını yürekten tebrik ediyorum. "ZİRAAT BANKASI KARA GÜN DOSTUDUR" Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, Ziraat Bankası sadece kar peşinde koşan bir banka değildir. Bunun yanı sıra Ziraat, ihtiyaç duydukları anda çiftçinin, esnafın, sanayici, tüccar ve ihracatçının elinden tutan bir kara gün dostudur. Her iktisadi teşekkül çalışmalarını sürdürmeyi, yeni yatırımlarla faaliyet sahasını büyütmeyi ve genişletmeyi hedefler. Ziraat Bankamızın da hem ülke içinde hem de yurt dışında mevcudiyetini artırdığını görmekten artık memnuniyet duyuyorum. 2015 yılında Ziraat Katılım'ın faaliyete geçmesiyle birlikte bankamız hızla gelişen alternatif finans piyasasında da yerini almıştır. Daha nice seneler boyunca Ziraat'ın bir bankadan daha fazla olma iddiasını devam ettirmesini bekliyorum. Bugünkü programımız Ziraat Bankası'nın kuruluş gayesini, misyonunu ve asli vazifesini yerine getirdiğini gösteriyor. 81 ilden 2 binden fazla sektör temsilcisinin bir araya geldiği bu buluşmanın tarım eko sisteminin gelişmesine katkı sunacağına yürekten inanıyorum. Biraz evvel genç ve kadın çiftçilerimiz ile kooperatif ürünlerinin yer aldığı stant alanını ziyaret ettik. Ülkemiz tarımının çeşitliliğine ve zenginliğine burada tekrar şahit olduk. Bu hazineyi ne kadar ileriye taşırsak Türkiye için o kadar iyi olacaktır. Tabii bunun için tarım sektörünün tüm paydaşlarının el ele vermesi, iş birliği ve dayanışması içinde hareket etmesi mühimdir. Tarım sektörünün bütün aktörlerini aynı zamanda buluşturan bu tarz programlar anlayış birliğinin tesisini de kolaylaştırmaktadır. Değerli fikirleriyle bugünkü buluşmaya katkı sunan tüm hocalarımıza ve sektör temsilcilerine teşekkür ediyorum. Ziraat Bankası yönetimini buluşmaya öncülük ettikleri için tebrik ediyorum. Ülkemizin kalkınmasına, ekonomimizin büyümesine, sofralarımıza ulaşan çeşitli nimetlerin üretimine alın teri dökerek vesile olan çiftçilerimize de buradan bir kez daha selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum. "SAMAN İTHALATI SÖYLEMİ TARIM SEKTÖRÜNE YAPILMIŞ BİR HAKARETTİR" 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nde Ankara'da Ziraat Odası Başkanlarımız ve üretici birliklerimizle bir araya geldik, kucaklaştık, Hasbihal ettik. Türkiye'nin tarımda son 21 yılda nereden nereye geldiğini karşılaştırmalı olarak çok detaylı bir şekilde ortaya koyduk. Ülkemizde muhalefetin ezberi olan tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş, temelsiz ve gerçek dışı olduğunu rakamlarla ispat ettik. Biraz önce Tarım ve Maliye Bakanlarımız da yaptıkları konuşmalarla bunu tekrar teyit ettiler. Özellikle hemen her sene tedavüle konan saman ithalatı söylemi tarım sektörünün tüm paydaşlarına yapılmış bir hakarettir. Türkiye gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti artık geride bırakmalıdır. Açıkçası eski muhalefet tarzının da raf ömrünü tamamladığı görülüyor. Bunun yerine eleştirel ama daha yapıcı bir anlayışın ikame edilmesi ülkemiz için şüphesiz daha faydalı olacaktır. Biz de böyle olmasını arzu ve ümit ediyoruz. "BAŞARILARIMIZIN SAYISINI ARTIRMANIN, EKSİKLERİMİZİ GİDERMENİN DERDİNDEYİZ" Elini vicdanına koyan herkesin kabul ettiği hakikat şudur; Ülkemizin son 21 yılda başarı hikayesi yazdığı alanların en başında tarım, hayvancılık ve su ürünleri vardır. Bunu söylerken elbette her şey güllük gülistanlık diyemeyiz. Dünyadaki tüm ülkeler gibi bizim de sıkıntılarımız var. Tarımsal girdi fiyatlarındaki artış çözmemiz gereken buna benzer sorunlarımız var. Kırmızı ve beyaz et fiyatlarında son dönemde yaşanan dalgalı hareketleri yok sayamayız. Gübre fiyatlarındaki artışlarından gündelik ve sürekli işçi eksikliğine kadar farklı alanlarda yükselen şikayetlere kulaklarımızı tıkayamayız. Başarılarımızla birlikte halen problem üreten alanların farkındayız. Muhasebemizi yaparken dengeli ve objektif bir şekilde kendimize ayna tutuyoruz. Amacımız güçlü ve zayıf yanlarımızı en doğru biçimde tespit etmektir. Tarımda da durum farklı değildir. Burada da çözüm odaklı bakış açısıyla hareket ediyoruz. Başarılarımızın sayısını artırmanın, eksiklerimizi gidermenin derdindeyiz. Problemlerimize ortak akılla çözüm yolları geliştirmeye çalışıyoruz. Tarım sektörümüzün 21 yılda elde ettiği başarıların değersizleştirilmesine mahal vermeden milletimizin en çok şikayet ettiği hususlara odaklanarak Türkiye'yi hep beraber hedeflerine ulaştıralım istiyoruz. Bakınız burada şu hususu tüm samimiyetimle söylemek isterim, milli meselemiz olan tarımda biz hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Türkiye'nin tarım eko sistemini geliştirmek için herkesin fikrine, katkısına, eleştirisine, önerilerine sonuna kadar açığız. Yeter ki, tarım konusu ezberlere ve ön yargılara kurban edilmesin. Yeter ki, cımbızla çekilen bir ürün üzerinden sektöre haksızlık yapılmasın. Allah'ın izniyle gerisi biraz gayret ve emekle zaten kolayca gelecektir. "BİZE İNSANLIK DERSİ VEREN BATILI ÜLKELERİN AFRİKA ÜLKELERİNDE NELER YAPTIĞINI BİLİYORUZ" Biliyorsunuz geçtiğimiz asırda yer altı kaynakları ön plandaydı. Petrol, altın, elmas ve diğer yeraltı zenginlikleri için oluk oluk kan aktı. Bir damla petrolü, bir damla kandan daha kıymetli gören sömürgeciler bunları tahakküm altına almak için her yola başvurdular. Binlerce kilometre ötedeki ülkeleri işgal ettiler. Avrupa'dan Afrika'ya saldırdılar. Buralarda tüm imkanlarıyla Afrika'nın o evlatlarını ne yazık ki imkanlarını helikopterlerle, elmaslarını, altınlarını Avrupa'ya taşıdılar. İnsanları topraklarından sürdüler. Savaş ve iç savaş çıkardılar. Eli kanlı diktatörleri desteklediler, darbe yaptılar, cinayet işlediler, katliamlara imza attılar. Yerel halkı içkiye, uyuşturucuya alıştırarak ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan kendilerine tamamen bağımlı hale getirdiler. Kendi refahlarını mazlumlardan çaldıkları zenginlikler üzerine bina ettiler. Bize insan hakları dersi veren batılı ülkelerin Kongo'da, Cezayir'de, Kenya'da, Somali'de, Güney Afrika'da, Nabimya'da, Nijerya'da ve daha pek çok Afrika ülkesinde neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Avrupa'nın ortasında Afrika'dan getirilen insanların sergilendiği müze adı altında affınıza sığınarak söylüyorum, hayvanat bahçeleri kuruldu. Sadece Kongo'da şiddet, açlık ve hastalık nedeniyle 10 milyon kişi öldü. Bu ülkeleri ziyaretimizde sömürgecilerin acımasız yüzünü bizzat görme fırsatı bulduk. Bunların hepsi ve daha fazlası yeraltı ve yerüstü kaynaklarının kontrolü için yapıldı. Yeni ve çok daha sinsi yöntemlerle sömürü düzeni halen devam ediyor. Tarımın ana vatanı olan Anadolu'da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. (Tarım projeleri) Projelerle toplam 13 milyar lira yatırım yapılacak olup, yaklaşık 20 bin vatandaşımıza istihdam sağlayacağız. ERDOĞAN'DAN ÇİFTÇİYE MÜJDE Ziraat Bankamız da yeni müjdelerle sektöre verdiği desteği artırıyor. Küçük ekipman kredisi limitini 150 bin liradan 250 bin liraya çıkarıyoruz. Küçükbaş hayvan üreticilerimize işlerini büyütmeleri, hayvan sayılarını çoğaltmaları, atıl işletme kapasitelerini üretime kazandırmaları amacıyla verilen kredinin limitini de 400 bin liradan 600 bin liraya getiriyoruz. Büyükbaş süt hayvancılığı ile iştigal eden üreticilerimiz için bu rakamı 1 milyon liradan 1,5 milyon liraya yükseltiyoruz. Her zaman söylüyorum gençlerimiz bizim geleceğimiz. Gençlerin tarım alanında iş ve işletme sahibi olmalarını teşvik ediyoruz. Ülkemizdeki genç nüfusa tarım dahil ne kadar fazla alternatif iş kolu oluşturabilirsek ekonomimiz için o kadar güzel olacaktır. Genç çiftçi kredisinin limitini 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya artırıyoruz. Kadın çiftçi kredisi limitini de aynı şekilde 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya yükseltiyoruz. Ziraat Bankamızın bu müjdeli haberlerinin de çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu kredilerin katkısıyla tarım sektörümüz geliştikçe inşallah Türkiye daha müreffeh, milletimiz daha huzurlu, geleceğimiz daha aydınlık daha güvenli olacaktır.  

Türkiye'den dev ihracat: 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit tarım ürünü Haber

Türkiye'den dev ihracat: 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit tarım ürünü

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu ve beraberindeki sektör temsilcileriyle Bakanlık'ta bir araya geldi. Burada yaptığı değerlendirmede, ülkenin gıda arz güvenliğinin teminatı olarak gördükleri hububat, bakliyat ve yağlı tohumlu bitkiler sektörünün gelişiminin kıymetli ve stratejik olduğuna işaret eden Yumaklı, sektör temsilcileriyle istişareye büyük önem verdiklerini aktardı. Yumaklı, tarımda planlı üretime geçilmesi için devrim niteliğinde düzenlemeler hayata geçirdiklerini belirterek, "Kendimize bir takvim oluşturmuştuk, bu takvim halihazırda herhangi bir aksamaya meydan vermeden yürüyor. Bu konular, planlı tarımsal üretime geçilmesi, işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması, tarımsal üretim yapılan alanların kayıt altına alınması ve sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılmasıydı. Tarımsal üretimde hem iklim değişikliği hem de diğer hususlar konusunda dayanıklılığımızı artırmak, daha fazla üretim yaparak gıda arz güvenliğine ilişkin herhangi bir problem olmamasını sağlamak ve bunu garanti altına almak için çalışıyoruz." ifadelerini kullandı. Bitkisel üretimin geçen yıl 137 milyon tona ulaştığına ve bunun Cumhuriyet tarihinin rekoru olduğuna dikkati çeken Bakan İbrahim Yumaklı, şöyle devam etti: "İnşallah bu çalışmalarımız tam manasıyla sahaya yansıdığında bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacağız. Sözleşmeli üretim, tarımsal üretimin planlanmasında ana unsurlarından biri. Ülke genelinde yaygınlaşması, üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik pozitif bir etki oluşturacak. Hem üretim hem de sanayi kısmını da içine alan bir bütün halinde hareket etmemizin yegane yolu sözleşmeli üretimdir." "9 FARKLI ÜLKEYE TARIM MÜŞAVİRLERİ ATADIK" Bakan İbrahim Yumaklı, Türkiye'nin, yaklaşık 9 trilyon dolarlık ticaret hacminin oluştuğu bir coğrafyada bulunduğuna, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika bölgelerindeki en büyük tarımsal ürün ihracatçısı ülkelerden olduğuna işaret etti. Türkiye'nin geçen yıl 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit tarım ürünü ihraç ederek yaklaşık 31 milyar dolarlık ihracat geliri elde ettiğini aktaran Yumaklı, şunları kaydetti: "Bunlar sizlerin başarınız. Bu tecrübeyi daha da etkin kullanmak gerekiyor. Bakanlık olarak bizler çok farklı vesilelerle sektörün farklı unsurlarıyla bir araya geliyoruz. Özellikle 9 farklı ülkeye tarım müşavirleri atadık. Ancak bu arkadaşlarımız sadece o ülkelerden sorumlu değil. Onlara hinterlantlar belirledik. Tarım müşavirleri başta olmak üzere Bakanlığın bütün birimleri ihracatçıların hizmeti için hazır. Elbette hububat, baklagiller ve yağlı tohumlu bitkiler sektöründe bizlere düşen önemli sorumlulukların farkındayız. Sektördeki gelişmeleri doğru bir şekilde analiz etmeye, etkin politika ve strateji belirlemeye çalışıyoruz."

Resmi Gazete'de yayımlandı: Mevsimlik tarım işçilerinin koşulları iyileştiriliyor Haber

Resmi Gazete'de yayımlandı: Mevsimlik tarım işçilerinin koşulları iyileştiriliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı "Mevsimlik Tarım İşçileriyle ilgili 2024/5 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi" Resmi Gazete'de yayımlandı. Genelge ile tarım işçisi olarak çalışmak için bulundukları illerden başka illere gidenlerin ve ailelerinin bu süreçte yaşadığı sorunların giderilmesine yönelik yapılacak çalışmaların usul ve esasları 13 maddede sıralandı. GEÇİCİ YERLEŞİM ALANLARI OLUŞTURULACAK Buna göre, Valiliklerce mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde, eğitim ve sosyal faaliyetleri ile işçilerin temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri, ortak kullanım alanları olan, iklim şartlarına uyumlu, emniyetli, ekonomik, estetik ve fonksiyonel, prefabrik, betonarme ya da çelik iskeletli, yeterli büyüklükte geçici ortak kullanım merkezi ile elektrik, su ve kanalizasyon alt ve üstyapısı bulunan "geçici yerleşim alanları" oluşturulacak. Geçici yerleşim alanları sel ve su baskını gibi doğa olaylarından olumsuz etkilenmeyecek, yol ve altyapı hizmetlerinin sunumunun kolaylıkla sağlanabileceği, sağlık şartlarına uygun, tehlikeli ve girilmesi yasak yerlere yeterli mesafede, işçilerin asgari ihtiyaçlarını karşılayacak niteliklere haiz ve işçi sayısına uygun büyüklükteki kamuya ait taşınmazlar veya Hazine taşınmazları arasından seçilecek. Bu kapsamda talep edilen Hazine taşınmazları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca, kamuya ait diğer taşınmazlar ise valilik ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları dahil olmak üzere ilgili kamu kurumu ile yapılacak protokol kapsamında ilgili mevzuata göre tahsis edilecek. Valiliklerce hazırlanan eylem planlarında belirlenen alanlara ilişkin öncelikle tahsis veya protokol belgesi, Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi'ne (e-METİP) aktarılacak. Bu Genelge kapsamındaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarına ait araçların, Mevsimlik Tarım İşçileri Projesi (METİP) iş ve işlemlerinde kullanılması sağlanacak. METİP kapsamında gönderilen ödenekten hiçbir şekilde taşınmaz, iş makinesi ve taşıt satın alınmayacak. Kurum ve kuruluşların makine parkının yetersizliği durumunda geçici yerleşim alanı için altyapı oluşturulması ve bu kapsamda ihtiyaç duyulan hizmetlerin yerine getirilmesi için valiliklerce hizmet alımı yapılabilecek. Geçici yerleşim alanlarına su ve elektrik hizmeti verilmesine ilişkin abonelik ve kullanım bedelleri valiliklerce belirlenecek işletme modeline göre, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları ile il özel idareleri bütçelerine onaylanan eylem planı kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca gönderilen ödeneklerden veya kullanıcı tarafından karşılanacak. Mevsimlik tarım işçilerinin kalacağı geçici yerleşim alanlarının belirli aralıklarla her türlü haşerelere karşı ilaçlanması ile atıkların uzaklaştırılması, temiz içme ve kullanma suyu sağlanması hizmetleri, belediye sınırları içinde veya mücavir alanlarda ilgili belediyelerce, belediye sınırları dışında ise il özel idarelerince yapılacak. Geçici yerleşim alanlarında bu belirtilenler ve ortak kullanım merkezine ait zaruri ihtiyaçları karşılamak amaçlı eklentiler dışında hiçbir geçici veya kalıcı yapıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca gönderilen ödenekten, valiliklerce harcama yapılmayacak. Geçici yerleşim alanları ile mevcut yollar arasındaki bağlantının sağlanması dışında ulaşım altyapısı oluşturulmayacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde ilgili kurum temsilcilerinin de katılımıyla izleme ekibi oluşturarak, eylem planına uygunluk tespiti ve faaliyetlerin takibi amacıyla saha ziyaretleri yapacak. Valiliklerce izleme ekibine gerekli kolaylık ve destek sağlanacak. SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİMİN KOLAYLAŞTIRILMASI İÇİN MOBİL SAĞLIK EKİPLERİ OLUŞTURULACAK İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin aşılamaları, kadın, gebe, bebek, çocuk ve gençlik sağlığı izlemleri, bulaşıcı hastalık, kanser, verem taramaları ile kronik hastalık tarama ve izlemlerine yönlendirmeye ilişkin faaliyetleri periyodik olarak yürütülecek ve bunlara yönelik danışmanlık ve bilgilendirme çalışmaları yapılacak. Bu hizmetlerin ve hizmetlere erişimin kolaylaştırılması amacıyla mobil sağlık ekipleri oluşturulacak. İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecek. Çalışan sağlığının korunması ve geliştirilmesi kapsamında il sağlık müdürlüklerince gerekli bilgilendirme faaliyetleri yapılacak. GEÇİCİ YERLEŞİM ALANLARINDAKİ MERKEZ, ÇOCUKLAR İÇİN ETKİN BİR EĞİTİM MERKEZİ OLARAK KULLANILACAK İl milli eğitim müdürlüklerince, geçici yerleşim alanlarında eğitim ve sosyal faaliyetler için oluşturulan merkezin, öncelikle çocuklar için etkin bir eğitim merkezi olarak kullanılması sağlanacak. Mevsimlik tarım işçilerinin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının eğitimlerini devamı konusunda Milli Eğitim Bakanlığının ilgili yönerge/genelge hükümleri uygulanacak. Bu konuda şartlı nakit transferi gibi özendirici tedbirler etkin şekilde alınacak. Çocukların okul kıyafetleri ve malzemeleri valiliklerce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edilecek. İl milli eğitim müdürlüklerince, mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının daimi ikametgahlarındaki okullarına döndüklerinde öğrenme kayıplarına yönelik telafi/yetiştirme eğitimleri yapılacak. İŞÇİLER, DAİMİ İKAMET ETTİKLERİ İLLERE DÖNDÜKLERİNDE EĞİTİM İHTİYAÇLARI KARŞILANACAK İşçiler, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitimi merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince, yaygın eğitim ihtiyacı olanlar tespit edilerek, eğitim ihtiyaçları karşılanacak. Yetişkinlere okuma-yazma veya meslek edindirme kursları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sosyal-kültürel faaliyetler düzenlenecek. Özel eğitim ihtiyacı bulunan çocuklar da rehberlik araştırma merkezi müdürlükleri tarafından eğitim imkanlarından faydalandırılacak. GÖÇ ALAN VE GÖÇ VEREN YERLER ARASINDA TRAFİK DENETİMLERİ ARTIRILACAK İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından mevsimlik tarım işçilerinin göç dönemlerinde yolculuklarının güvenli ve sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi amacıyla göç alan ve göç veren yerler arasında trafik denetimleri artırılacak. Araç ve yol güvenliğinin gerektirdiği kontroller hassasiyetle ve sıklıkla yapılacak, gerekli bütün tedbirler alınacak. Mevsimlik tarım işçilerini taşıyan karayolu araçlarının 00.00-06.00 saatleri arasında şehirler arası yolculuk yapmamaları sağlanacak. Valiliklerce geçici yerleşim alanlarının korunmasına ve asayişin sağlanmasına yönelik gerekli tedbirler alınacak, kolluk kuvvetlerince gece ve gündüz düzenli aralıklarla güvenlik amaçlı devriye faaliyetleri yürütülecek. Çalışma ve iş kurumu il müdürlüklerince, işverenlerin mevsimlik tarım işçilerini özel istihdam büroları veya Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğüne kayıtlı tarım aracıları aracılığı ile istihdam etmelerine yönelik tanıtıcı ve teşvik edici faaliyetler gerçekleştirilecek. Çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri ve sosyal güvenlik il müdürlüklerince, işçilerin çalışma ve sosyal güvenlikleri açısından mevcut durumlarının iyileştirilmesi ve sosyal güvenliklerinin sağlanması için gerekli bilgilendirme faaliyetleri ile iş ve işlemlerinde gerekli kolaylık sağlanacak. Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerince sosyal hizmetler kapsamında mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin bilgilendirilmesi sağlanarak bu kişiler kadın, çocuk, engelli ve yaşlılar için sunulan hizmetlerden yararlandırılacak. Okul çağına gelmemiş çocuklar için aile ve sosyal hizmetler il müdürlükleri ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından geçici yerleşim alanlarında eğitim ve bakım hizmetleri için personel görevlendirilebilecek. Çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri koordinasyonunda, sosyal güvenlik il müdürlükleri ile aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerinin katılımlarıyla oluşturulan çocuk işçiliği ile mücadele birimleri ve il milli eğitim müdürlükleri başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla çocuk işçiliği riskini ortadan kaldırmak amacıyla mevsimlik tarım işçilerine, tarım aracılarına, tarla veya bahçe sahiplerine, işleticilerine ve işverenlere yönelik faaliyetler yürütülecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan gezici kütüphane, gezici müze gibi hizmetlerin geçici yerleşim alanlarında faaliyet göstermesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yapılacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından da mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarına yönelik sosyal ve sportif faaliyetlerin yapılması sağlanacak. İl müftülüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için de gerekli tüm tedbirler alınacak, çocuk işçiliğinin önlenmesine ve çocukların zorunlu eğitime devam etmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara destek verilecek. Mevsimlik tarım işçisi olarak daimi ikametgahı dışında bir başka ilde çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin ve ailelerinin kimlik bildirimleri, bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarında, kolluk kuvvetlerince alınacak ve bu bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına e-METİP'e kayıtlı işçilerin ve aile bireylerinin kimlik numaralarını bildirecek. Tarım alanlarının geniş bölgelere yayılması nedeniyle mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması sürecinde kolluk kuvvetlerine kolaylık sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, muhtarlar ile ziraat odaları birlikleri ve mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarla veya bahçe sahipleri, işleticileri ve işverenler tespit ettikleri veya çalıştırdıkları mevsimlik tarım işçilerini kolluk kuvvetlerine bildirecek. Genelge kapsamında yürütülecek faaliyetler için ihtiyaç duyulan mali kaynak, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, "Bakanlıklar ve Diğer Merkezi İdare Kuruluşlarının Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları Aracılığıyla Yapacakları İşlerin Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar" çerçevesinde, il özel idarelerine ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilecek. Yürütülecek faaliyetler için ihtiyaç duyulan ilave mali kaynak yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, il özel idareleri, belediyeler, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları bütçelerinden de karşılanabilecek. METİP iş ve işlemlerinin yürütülmesi amacıyla bir yönetici, illerde valiler tarafından il koordinatörü, ilçelerde kaymakamlar tarafından ilçe koordinatörü olarak görevlendirilecek. Valilikçe hazırlanan eylem planı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ilan edilecek tarih aralığında il koordinatörü tarafından her yıl e-METİP'e girilecek. Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına ödenek tahsisinde ve il özel idarelerine ödenek gönderilmesinde e-METİP'e girilecek olan eylem planı esas alınacaktır. Eylem planında bu Genelgede belirtilen nitelikte geçici yerleşim alanları oluşturulmasına öncelik verilecek. Valilikler tarafından eylem planında yer alan hedeflere ilişkin gerçekleşme durumları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenecek aralıklarda e-METİP'e girilecek. MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİNİN ÇALIŞMA VE YAŞAM KOŞULLARINA İLİŞKİN PROJELERE DESTEK Valilikler, hazırladıkları eylem planında yer alan faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca gönderilen ödenekten, üniversiteler ve başvuru tarihi itibarıyla en az üç yıldır faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik projelerine maddi destek sağlayabilecek. Destek talebinde bulunulan projeler, valilikçe değerlendirilecek. Uygun bulunan projelerin eylem planı faaliyetleriyle uyumlu olması şartı aranacak. Valiler, gönderilen ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli şekilde kullanımını sağlayacak ve tahsis amacı dışında kullanılmaması için gerekli her türlü tedbiri alacak. İŞ KOŞULLARINA İLİŞKİN ÇALIŞMALAR YAPILACAK Mevsimlik tarım işçisi gönderen ve alan her il ve ilçede, mülki idare amirinin başkanlığında, o ildeki ve ilçedeki ilgili kurum ve kuruluşlar ile muhtarlar, işçi, tarım aracısı ve işveren temsilcilerinin katılımı ile "İl/İlçe Mevsimlik Tarım İşçileri İzleme Kurulu" oluşturulacak. Kurul tarafından her dönem başında mevsimlik tarım işçilerinin iş koşullarına ilişkin çalışmalar yapılacak. İşveren/aracı ve işçi arasındaki uyuşmazlıkların öncelikle il ve ilçelerde kurulacak izleme kurullarında çözümlenmesi temin edilecek. İl/İlçe Mevsimlik Tarım İşçileri İzleme Kurullarınca, mevsimlik çalışma döneminin başında ve sonunda, o il ve ilçede yürütülen faaliyetler, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri Mevsimlik Tarım İşçiliği İzleme ve Değerlendirme Kurulunda görüşülmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilecek. Valilikler tarafından, ilgili mevzuat uyarınca, İl/İlçe Mevsimlik Tarım İşçileri İzleme Kurulunda o ilde bulunan üniversitelerde çalışan öğretim üyeleri/öğretim görevlileri görevlendirilebilecek. İl/İlçe Mevsimlik Tarım İşçileri İzleme Kurulunun sekretarya hizmetleri illerde il koordinatörü, ilçelerde ilçe koordinatörü tarafından yürütülecek. Geçici yerleşim alanlarının sürekli ikamet yerine dönüşmemesi ve tarımsal üretim sürecine bağlı olarak geçici yerleşim alanı olarak kullanılması mülki idare amirliğince temin edilecek Genelgede Mevsimlik Tarım İşçiliği İzleme ve Değerlendirme Kuruluna ilişkin bilgiler de yer aldı. Buna göre, Kurul, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı veya görevlendireceği bakan yardımcısı başkanlığında, Aile ve Sosyal Hizmetler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Gençlik ve Spor, Hazine ve Maliye, İçişleri, Kültür ve Turizm, Milli Eğitim, Sağlık, Tarım ve Orman ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıklarının ilgili bakan yardımcıları ile Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısından oluşacak. Gerek görülmesi halinde mevsimlik tarım işçilerinin daimi ikamet illerinin ve yoğun olarak çalıştıkları illerin valileri ile ilgili taraflar ve akademisyenler Kurul'a davet edilecek. Kurul, yılda en az bir kez olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısı üzerine hazırlanan gündeme göre toplanacak. Kurulun görevleri arasında mevsimlik tarım işçiliğiyle ilgili ulusal politikanın belirlenmesi, mevsimlik tarım işçileriyle ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması, Valiliklerce bu Genelge kapsamında yürütülen faaliyetlerin izlenmesi ve sorunlara çözüm üretilmesi yer alıyor. Kurulun sekretarya hizmetleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanacak. Genelge ile Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/6 sayılı sayılı Genelge yürürlükten kaldırıldı.

Emine Erdoğan: Anadolu kadını çalışkandır Haber

Emine Erdoğan: Anadolu kadını çalışkandır

Emine Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili kuruluşu Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından düzenlenen "Tarımda Kadın Emeği Zirvesi"ne katıldı. Zirve öncesinde Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Mersin'den Ordu'ya, Denizli'den Şanlıurfa'ya Türkiye'nin dört bir yanından gelen kadın çiftçilerin el emeklerini sergiledikleri stantları gezen Emine Erdoğan, buradaki ürünler hakkında bilgi aldı, kadın çiftçilerle sohbet etti, hatıra fotoğrafı çektirdi. "ANADOLU TOPRAĞI NASIL BEREKETLİYSE ANADOLU KADINI DA ÇALIŞKANDIR" Emine Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmada, Avrupa kıtasının tamamında 13 bin çeşit bitki türü varken, Türkiye'de 12 bin çeşit bitki yetiştiğine dikkati çekti. Bir ayrıcalık olan coğrafyanın bu zenginliğini korumanın herkese mühim bir sorumluluk yüklediğini ifade eden Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu sorumluluğun ağırlığını en iyi sizlerin anladığını düşünüyorum. Çünkü, kadınla toprak arasında, emeğe dayalı uzun bir geçmiş var. Tohumu, topraktan kundağına yatıran, suyunu dualarla veren, şefkat damlayan elleriyle büyüten, sizlersiniz. Toprağın alın yazısı olduğunu, sabrı öğreten kadim bir öğretmen olduğunu biliyorsunuz. Anadolu toprağı nasıl bereketliyse Anadolu kadını da çalışkandır, üretkendir." Emine Erdoğan, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gıda üretiminin yarıdan fazlasının kadınların ellerinde gerçekleştiğini belirtti. "Sizler, bir yandan vatanınızı doyurarak milletimize analık yapıyor, diğer yandan henüz doğmamış evlatlarımızın hakkını gözetiyorsunuz." diyen Emine Erdoğan, Ata Tohumu Projesi'ne başlandığında bu gerçeği çok daha iyi gördüklerini ifade etti. "1537 ÇEŞİT ATA TOHUMUNU KORUMA ALTINA ALDIK" Emine Erdoğan, sandıklarda ve kilerlerde yıllarca saklanan ata tohumlarının, sahip olunan ferasetin, deneyimin ve ileri görüşlülüğün bir ispatı olduğunu dile getirdi. 2017'den bu yana 1537 çeşit ata tohumunu, gen bankalarında koruma altına aldıklarını vurgulayan Emine Erdoğan, "37 yerel çeşidi de tescil ederek kayıt altına aldık. Bildiğiniz gibi geleceğimizin güvence altına alınması için doğa temelli, sürdürülebilir üretim modelleri esastır. Böyle bir üretim de ancak bölgesel koşullara ve iklime uygun yerel tohumların kullanılmasıyla mümkün olabilir." diye konuştu. Yerel türlerin, bulundukları coğrafyanın hafızası olduğuna, bölgenin geçirdiği değişimleri bilerek, kendisini yeni koşullara adapte ettiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, yerel türlerin korunmasının biyoçeşitlilik kaybına bağlı çevre krizlerinin engellenmesi için de çok önemli bir çaba olduğuna işaret etti. Emine Erdoğan, "Tarlada, hasatta, nakliyede ve depolamada gıda kaybını önleyecek kalıcı çözümler üreteceğiniz kanaatindeyim. Bu noktada, aile çiftçiliği de hem iklim değişikliğiyle mücadelede hem de sürdürülebilir tarımda önemli bir güçtür." şeklinde konuştu. Tarımsal bilgi ve deneyimin hafıza merkezi olduğunu belirten Emine Erdoğan, gençlerin bu mirasa sahip çıkmaları için teşvik edilmesi çağrısında bulundu. "EKİLMEMİŞ TEK BİR KARIŞ TOPRAĞIMIZ KALMASIN" Emine Erdoğan, tarımın en büyük zenginlik olduğu dünyada el birliğiyle, kırsalı gençler için fırsatlarla dolu bir alana dönüştürmenin önemine değinerek, şunları söyledi: "İnanıyorum ki biz yerel ve bölgesel üretime sahip çıktıkça, hem geleceğimizi koruyacağız, hem de kırsalımızı kalkındıracağız. Doğru tarım uygulamalarıyla, tabiata ihtiyaç duyduğu şifayı vereceğiz. Peygamber Efendimiz, bir hadisişeriflerinde, 'Kimin tarlası varsa onu eksin. Kendisi ekmezse din kardeşine ektirsin' buyuruyor. Bir verip bin aldığımız toprağın, üzerimizde hakkı vardır. Bu hakkı, onu ekerek, koruyarak, zehirli maddelerden uzak tutarak teslim edebiliriz. Bu hususta sizlerden çok şey beklediğimi ifade etmek istiyorum. Gelin sizler bu konuda öncü olun. Ekilmemiş tek bir karış toprağımız kalmasın. İmece kültürümüzü burada da yürürlüğe koyalım. El birliğiyle ekelim, el birliğiyle toplayalım. Toprağa yalnızca karnımızı doyuracak ürünü değil, geleceği de ektiğimizi hiç aklımızdan çıkarmayalım." Emine Erdoğan, kompost gübrenin toprağı zenginleştirdiğini, su tutma kapasitesini arttırdığını, üzerinde yetişen bitkiler için de şifa olduğunu, kimyasal gübreler ve zirai ilaçların ise toprağı yorduğunu, küstürdüğünü belirterek, şöyle konuştu: "Mesela, biz Külliye'de oluşan organik atıklarımızı kompost gübreye dönüştürüyor ve park bahçe faaliyetlerimizde kullanıyoruz. Bahçede gördüğünüz bütün bitkiler kompost gübreyle beslenip serpiliyor. Böylece kimyasal gübrelerin toprakta birikmesini, derinlere sızarak yer altı sularına karışmasını ve gaz halinde havayı kirletmesini de engellemiş oluyoruz." Tarım uygulamaları ve toprak kalitesinin toplum sağlığını doğrudan etkilediğine dikkati çeken Emine Erdoğan, sofraya koyulan ürünlerin sağlıklı bir topraktan gelmediği takdirde nesillerin sağlığını bozduğunu söyledi. Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Kimyasal ilaç ve gübrelere alternatif doğal yöntemleri kullanmazsak biyoçeşitliliğimiz de tehlike altına giriyor. Oysa bu topraklar, Yaradan'ın yeryüzüne nakşettiği muhteşem bir eserdir. Attığımız her adımda, toprağa ve tabiata muamelemizde bu gerçeği hiç unutmayalım. Topraklarımıza bir anne şefkatiyle sahip çıkan siz değerli kadın çiftçilerimizin ve tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü'nü şimdiden tebrik ediyorum. Tüm sorunlarınızın çözümünde ve projelerinizde destekçiniz olduğumu bilmenizi istiyorum." Emine Erdoğan, kadın çiftçiler Munise Çetin, Buket Yıldırım, Hatem Kümbet, Zübeyde Baloğlu, Merve Atıcı'ya plaket takdim etti, aile fotoğrafı çektirdi. Zirve sonrasında kadın muhabirlerle de hatıra fotoğrafı çektiren Emine Erdoğan, onların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı. Zirvede, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, TKDK Başkanı Ahmet Antalyalı ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı da konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kütahya Pazar Yanı Meydanı'nda düzenlenen mitingine katılarak konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar: "GERÇEK BELEDİYECİLİK İÇİN DESTEK İSTİYORUZ" Öncelikle sizlere geçtiğimiz mayıs ayındaki seçim sonuçları için bir teşekkür borcumuz var. Onu ifade edelim. Cumhur İttifakı'na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart'ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimizden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. "ESER VE HİZMET SİYASETİNDE YARIŞMAK İÇİN AYRI ADAYLARLA SEÇİME GİRDİK" Kütahya'da 31 Mart seçimleri için adaylarımızı Cumhur İttifakı olarak ortak göstermedik. Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırlı yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum. Hangi partiye mensup olursa olsun bu ülkenin her bireyinin, her Kütahyalı vatandaşımın bizim gönlümüzde ayrı bir yeri var. Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik, gök kubbedeki bir hoş sada misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek hükümette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız?  Bunu yapacağınıza ben inanıyorum. "MEYDANI KARANLIK HESAPLARINA BIRAKMAYACAĞIZ" Şu anda emniyetten ne kadar katılım var bir öğrenelim, aldığım rakam 35 bin. Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya'da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok. Ama şehirlerimizin bir kısmında yapılan kirli ittifakları hep birlikte takip ediyoruz. Kiminde listeler geç veriliyor, aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sergilenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart'ta da milletimizle omuz omuza verip meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Bu yolculukta Kütahya'nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum. Bayramı sadece ramazanın değil, milli iradenin de bayram gününe dönüştürmeliyiz. Allah şimdiden sizlerden razı olsun. "ÜLKEMİZİ HEDEFLERİNE DOĞRU İLERLETMEYİ BAŞARDIK" Kütahya yaklaşık 160 bin emeklimizin yaşadığı bir şehrimiz. Ülkemiz Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz'da daha da keskinleşen, 2018'den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Tabii bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Milli birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik. Yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi'de onları mağaralara gömdük, Tendürek'te gömdük, Beslerderesi'nde gömdük, Gabar'da gömdük ve Türkiye'de kendilerine yer bulamadılar. "HAYAT PAHALILIĞIYLA MÜCADELE ETTİK" Hiç şüphesiz hayat pahalılığıyla da mücadele ettik. En çok etkilediği kesimlerin başında emeklilerimiz vardır. Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor. Ekonomi dediğiniz olay, diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işidir. Devletin gelirleri ve giderleri arasındaki dengeyi tutturamazsanız tıpkı 1970'lerde ve 1990'larda olduğu gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşmeniz kaçınılmazdır. Türkiye kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip değildir. Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın. Eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahalli idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile. "EMEKLİLERİMİZE HAK ETTİKLERİ PARAYI VERECEĞİZ" En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı, ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz. Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde halihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık 10 bin lira eklemek demek, 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Dikkat ediniz mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla velhasıl tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Altını tekrar çizerek ifade ediyorum. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil, yapılması istenen ilave artışların tutarıdır. Ayrıca seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin de farkındayız. "YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI VERMEKLE MÜKELLEFİZ" Sırtında yumurta küfesi taşımayanlar tabii ki istedikleri gibi atıp tutabilirler. Sorumluluk makamında olmayanlar elbette her aklına eseni söyleyebilirler ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevi verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz, attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız. Küresel ekonomik kriz dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtı. Türkiye'miz de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendi. Tüm bunların üstüne biz geçen sene asrın felaketi olan çok büyük bir deprem yaşadık. Sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomimize maliyeti 104 milyar dolar. Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yıl sonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurunda. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz. "YARINLARIMIZ DA BUGÜNÜMÜZDEN DAHA İYİ OLACAK" Türkiye'nin son 21 yılı ondan önceki dönemlerinden çok çok iyiydi. İnşallah yarınlarımız da bugünümüzden daha iyi olacak. İnsanımızı karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdi buradan bir kaos çıkarıp ülkeyi kendilerine mecbur etmektir. Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Allah'ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını dünyanın tepesine biz dikeceğiz. "101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM YAPTIK" Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatı şehirlerimize yaptığımız yatırımlardır. Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya'ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık. Eğitimde 2 bin 900 adet yeni derslik inşa ettik. Şehrimize ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi'ni kurduk. Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493'e çıkardık. 61 adet spor tesisi inşa ettik. Kütahya'ya, kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladık. Sosyal yardımlarda ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardık. "43 SAĞLIK TESİSİ İNŞA ETTİK" Sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettik. Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanemizin inşasında sona geldik. Son teknik testlerini de tamamladıktan sonra inşallah çok yakında sizlerin hizmetine vereceğiz. Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabiliriz. Ayrıca Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere 5 sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya'da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya'da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki 6 millet bahçesi projemizden 3'ünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. "BÖLÜNMÜŞ YOL UZUNLUĞUNU 359 KİLOMETREYE ÇIKARDIK" Ulaştırmada Kütahya'da bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık. Kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yollarını, Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz. Çavdarhisar-Abide yolunu, Dursunbey-Tavşanlı yolunu, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlıyoruz. Şehrimizin hem Eskişehir ve Afyon çıkışlarındaki trafiği rahatlatacak hem de OSB'lerimiz arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceğiz. Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevreyolu üzerinde de çalışıyoruz. Kütahya içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hale getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya'ya 21 baraj ve 8 gölet inşa ettik. 5 baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya'da 168 bin zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle Kütahya şehir merkezi, 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk, 8 adet dere ıslahının inşası sürüyor. "16 MİLYAR LİRA TARIMSAL HİBE DESTEĞİ VERDİK" Kütahyalı çiftçilerimize yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdik. Kütahya'da 6 yeni OSB, bir teknopark, 9 Ar-Ge merkezi kurduk. Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikalarıyla Kütahya'nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya'daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide Kütahya'ya, Çavdarhisar'a, Çitgöl'e, Demirci'ye, Emet'e, Gediz'e, Hisarcık'a, Kuruçay'a, Simav'a ve Tavşanlı'ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz, Maşa ve Seyitömer'e, 2026 yılında Altıntaş ve Domaniç doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz en kısa sürede Kütahya'da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır. Önümüzdeki dönemde Kütahya'ya yaptığımız yatırımları katlayarak artıracağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine bizden oluşuyor, hükümet aynı şekilde. Dolayısıyla bir de yerel yönetimde inşallah 31 Mart'ta sandıklardan biz çıkarsak el ele, gönül gönüle dayanışma halinde neler olmaz ki neler. Şimdi belediye başkan adaylarımızı sizlere emanet ediyorum. Ben en güçlü desteği vereceğinize inanıyorum.

"Planlı tarımla ilgili yasal düzenlemeleri bitirdik" Haber

"Planlı tarımla ilgili yasal düzenlemeleri bitirdik"

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğince (MÜSİAD) Mersin'deki bir otelde "Topraktan Geleceğe" temasıyla düzenlenen "Türkiye Yüzyılında Üretim Zirvesi"nde, 6 Şubat 2023'teki depremlerde yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi. Tarım sektörünün geleceğinin tartışıldığı bu tür programları önemsediklerini dile getiren Yumaklı, zirvenin sonuçlarını takip edeceklerini vurguladı. Yumaklı, Türkiye'nin yatırım ve uluslararası ticarette ciddi potansiyele sahip olduğunu belirterek, "Bu potansiyeli harekete geçirmek için girişimcilerimizin hakikaten dünya çapında çok ciddi gayretleri var. Bunların birçoğuna yakinen şahidiz." diye konuştu. Hem Türkiye'nin hem de ihracat yapılan ülkelerin ihtiyacını karşılamak için tarımsal üretim planlamasını tamamlamaları gerektiğini dile getiren Yumaklı, şöyle konuştu: "Biz 2023'te planlı tarımla ilgili bütün yasal düzenlemeleri bitirdik. O dönemden itibaren bunun alt çalışmalarını da yaptık. Şu anda bütün arkadaşlarımız nisan ayı itibarıyla kendi iç süreçlerini de bitirecekler ve sahada konuşmaya, anlatmaya başlayacağız. Tarımsal üretim planlaması, kabaca suyu merkeze alarak hangi alanda hangi ürünü ne kadar üretmemiz ve nasıl üretmemiz gerektiğini ortaya koyan bir programdır, disiplin manzumesidir." Yumaklı, tarımsal planlamanın katılımcılığı gerektirdiğini, bu nedenle paydaşların desteğine ihtiyaçlarının olduğunu anlattı. Türkiye'nin, jeopolitik önemine değinen Yumaklı, "Enerji kaynaklarına da yakın olmamızı gösteren, avantaj sağlayan bu coğrafi üstünlük, 9 trilyon dolarlık bir ticaret hacminin döndüğü coğrafyada bizim çok daha fazla gayret göstermemizi ve ortak akılla hareket etmemizi gerektiriyor." ifadesini kullandı. Yumaklı, dünyadaki gelişmelerin, tarımsal üretimin stratejik öneminin daha çok hissedilmesini sağladığını belirterek, şöyle devam etti: "Dünya nüfusu 2050'de 10 milyar olacak. Türkiye'nin 2050 nüfusu 105 milyon. Gelecek bir o kadar misafiri de düşünürsek 2050'de en az 210 milyonluk nüfusun gıda ve su ihtiyacını karşılamamız gerektiği ortaya çıkıyor. Nüfus artışıyla birlikte iklim değişikliği, göç, birtakım daha önce adını hiç duymadığımız hastalıklar gibi hususların bizi kısıtlayacağını da düşünürsek buradaki risk faktörünü görmüş oluruz. Biz, bunların hepsini 'yeni normal' olarak niteledik ve Bakanlığımız bütün çalışmalarını buna göre dizayn etmeye başladı ve devam ediyor." Nüfus artışıyla daha fazla su ve gıdaya ihtiyaç duyulacağının altını çizen Bakan Yumaklı, "Tarım politikalarımızı hem bugüne hem bundan sonraki döneme yani gelecek kuşaklara bırakacak bir vizyonla oluşturduk ve 2024-2028 Stratejik Plan'ımızı yayımladık." dedi. "TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI, SUYU MERKEZE ALARAK YAPILDI" Yumaklı, Türkiye'nin "su stresi" altındaki ülkelerden olduğunu belirterek, "Tarımsal üretim planlaması, suyu merkeze alarak yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Bütün şehirlerin dinamiklerinin, üreticilerinin, üretici birliklerinin, ticaret odalarının, sivil toplum kuruluşlarının bu üretim planlamasının ilk safhasında çalışması üzerine bir model kuruldu. Daha sonra bütün bunlar Türkiye bazında konsolide edilerek Türkiye'nin üretim planlaması tamamlanacak." ifadelerini kullandı. Arazi toplulaştırma çalışmalarının hızla devam ettiğini aktaran Yumaklı, yeşil vatanı korumak için 7 milyar fidanın toprakla buluşturulduğunu söyledi. Bakan Yumaklı, Mersin'e 21 yılda tarım, orman ve su alanında 60 milyar liralık yatırım yapıldığını, kentte bitkisel üretim miktarının yüzde 85, büyükbaş hayvan varlığının yüzde 39, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 75, su ürünleri üretiminin de 45 kat yükseldiğini anlattı. Çalışmaları ve politikaları oluştururken "Önce paydaşlarımız, önce milletimiz" dediklerini aktaran Yumaklı, şunları kaydetti: "Bize verilen sorumluluk kapsamında milletimize en iyi hizmeti yapma gayreti içerisindeyiz ve bu şekilde de devam edeceğiz. Sektörümüz, alt ve üstyapısı ile kurumları itibarıyla güçlü yapıya sahip. Bizlerin, gerekli altyapı çalışmaları ve teşvikleri, sizler gibi ülkesini seven üreticiler ve girişimcilerimiz sayesinde evelallah üstesinden gelemeyeceğimiz herhangi bir sorun olmadığını düşünüyorum. Teorik değil pratik olarak, devleti ile milleti yani üreticisi, girişimcisi omuz omuza vererek bizim etki edebileceğimiz ya da edemeyeceğimiz birçok gelişmenin bizi hangi yöne götüreceğine hep birlikte karar vermemiz gerekiyor ki öyle yapacağız inşallah. Bizler, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın söylediği gibi güçlü Türkiye'nin yolunun güçlü tarımdan geçtiğine inanıyoruz."

Kiraz, çilek ve kayısı tezgahlarda cep yakıyor Haber

Kiraz, çilek ve kayısı tezgahlarda cep yakıyor

Merve ÖZDEMİR ÇEVİK/Onur POLAT/HERKES DUYSUN Son zamanlarda hem Türkiye’de hem de dünyada küresel iklim değişikliğinin etkisiyle oluşan şiddetli ani yağışlar tarım arazilerini de vurdu. Tarlada en çok zarar gören kiraz, çilek ve kayısı ise tezgahlarda yerini zamlı bir şekilde aldı.  Pazarcı esnafı ise aşırı yağan yağışların tarım arazilerini etkilediğini buna bağlı bazı ürünlerin tezgaha da zamlı yansıdığını söylerken, ” Aydın çileği sattığımız zaman yağmurlara denk geldi ve çok zayiat verdi. 4 kiloluk kasaların 3 kilosunu çöpe döktük. Yerli ürünler başladığı zaman da Bursa’da yağmurlar da başladı. Yağmurlarla beraber zayiat çok oldu. Köylünün çoğu çileğini toplayamadı.  Kirazlar dalında çatladı. Pek etkilenmeyenlerde bizim burada işçiliğimiz ile tek tek ayıklayarak seçtik. Bu durumda fiyatlara yansıyor. Temiz ürün almak isteyenler biraz yüksek fiyat vererek tercih edebiliyorlar. Ama bu sene çilek ve kiraz çok etkilendi yanı sıra kayısı da çok etkilendi. Bu sene verimde de bir düşüklük yaşandı diyebiliriz. Tüketiciye 20 TL ye satılan ürün 40 TL’ye satıldı. 30 TL’ye alınan ürün 60 TL’ye satılmak zorunda kaldı. Vatandaş ise tezgaha yaklaşınca haliyle pahalı geliyor. Bakın vişnenin şuan 25 TL olması lazım ama bir kilo vişne 50 TL. İyi bir kirazın kilosu şuan 60 TL, çileğin kilosu 50 TL yani fiyatlar yüksek ama yapacak bir şey yok.” dedi.

ZMO Başkanı Çakmak: Çiftçinin zararını telafi edecek fon oluşturulmalı Haber

ZMO Başkanı Çakmak: Çiftçinin zararını telafi edecek fon oluşturulmalı

Merve ÖZDEMİR ÇEVİK/Onur POLAT/HERKES DUYSUN  Son zamanlarda hem Türkiye’de hem de dünyada küresel iklim değişikliğinin etkisiyle oluşan şiddetli ani yağışlar can ve mal kayıplarının yaşanmasına sebep olurken diğer yandan da tarım arazilerine birtakım zararlar veriyor. Bursa’da da tarım arazilerinin bu durumdan olumsuz etkilendiğini söyleyen Bursa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “Bütün bunların sonucuna baktığımız zaman, korkarım ki yaz döneminde beklediğimiz ucuz gıdaya erişme şansımız biraz zor gibi olacak.” dedi. Kuraklıkla geçen bir kış mevsimin ardından bahar ayında gelen yağışların sevindirdiğini fakat tarım arazilerinin bundan olumsuz etkilendiğini belirten Bursa Ziraat Mühendisleri Odası  Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “İklim değişikliği sürekli bizi tehdit eder duruma geldi. Buna paralel olarak da her yıl ya kuraklıktan ya aşırı yağışlardan ya da farklı felaketlerden söz eder hale geldik. Bu yıl da kurak geçen bir kışın ardından gelen bahar yağışlarının uzun ve mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi bir yandan bizi sevindirdi, bir yandan da korkutmaya başladı. Hem içme suyu ihtiyacımızı karşılayan hem de tarımsal anlamda sulama amaçlı kullanılan barajlarımız doldu. Her şey güzel gidecek derken yağışların mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmesiyle beraber süreklilik arz etmesi tarımsal ürünlere zarara neden oldu. Bu zarar ise özellikle ekili ürünlerde hastalık, zararlı etmenlerin yaygınlaşması ve verimi olumsuz etkilemesi şeklinde olarak önümüzdeki günlerde de bunun yansımalarını göreceğiz.” diye ifade etti. “ÇİLEKTE CİDDİ ANLAMDA BOZULMALAR, KİRAZDA ÇATLAMALAR OLDU” Aşırı yağışlar nedeniyle yazlık ekimler için tarlaya girilemediğini söyleyen Başkan Çakmak, “Ekimler bazı yerlerde yapılamadı ya da çok geç yapıldı. Bazı yerlerde de ürünler aşırı yağışlar nedeniyle bozuldu. Bütün bunlar hem verimi olumsuz etkileyecek hem de çiftçinin maliyeti anlamında olumsuz yansımaları olacak. Tabii ki bu da özellikle sebze ve meyvede döllenme sorununa neden oldu. Özellikle çilekte ciddi anlamda bozulmalara neden oldu. Bunun yanı sıra kirazda çatlamalar oldu. Bütün bunların sonucuna baktığımız zaman, korkarım ki yaz döneminde beklediğimiz ucuz gıdaya erişme şansımız biraz zor gibi olacak.” dedi. “ÇİFTÇİNİN ZARARINI TELAFİ EDECEK FON OLUŞTURULMALI” Çiftçinin zararını telafi edecek fonların oluşturulması gerektiğinin altını çizen Bursa Ziraat Mühendisleri Odası  Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “Bu tip durumlarda zarar gören çiftçinin tarımdan uzaklaşmaması için bu zararı telafi edecek fonlardan karşılanacak bir sistemin entegre edilmesi lazım. Tarım sigortası var ama tamamen çiftinin kendi gelirine karşı belirli bir bedel karşılığında yapılan sigorta. Çiftçi zaten yeterli gelir elde edemediği için bir de bu sigortaya verecek bedeli bulamadığından çoğunlukla yapamıyor.” diye ifade etti. “DEVLET UN SANAYİSİNE DESTEĞİNİ SÜRDÜRMELİ” Devletin un sanayisine verdiği desteğin kaldırılması ile ilgili de açıklamada bulunan Bursa Ziraat Mühendisleri Odası  Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “Desteğin kaldırılması ile beraber önümüzdeki günlerde ve yıllarda ekmek fiyatının bize zam olarak yansıyacağı kaçınılmaz.  Devletin yeniden undaki desteğine devam etmesi gerekiyor ki evimize giden ekmeğimizi de bulamaz hale gelmeyelim.” dedi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.