Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kuraklık

Herkes Duysun - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Başkan Çakmak: Çiftçi üretmekten vazgeçmektedir Haber

Başkan Çakmak: Çiftçi üretmekten vazgeçmektedir

Haber: Merve ÖZDEMİR ÇEVİK / HERKES DUYSUN Bursa'da tarımdaki son durumu konuştuğumuz Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, tarımda 16 yılda büyük kayıplar olduğunu söylerken tarım alanlarımızı koruyamadığımızın altını çizdi. Konu hakkında sözlerine devam eden Başkan Çakmak, "İlin genel arazi dağılımı içinde tarım arazisi 2016 yılında  417.420 hektarla toplam arazinin %38,34’ünü oluştururken, 15 yıl sonra yani 2021 yılında 363.150,00 hektara düşerek % 33,36’ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda yaklaşık 54.000 ha tarım arazisi, tarım dışına çıkartılmıştır. Tarım dışına çıkartılan bu arazilerin büyük kısmı da yerleşim yerleri ve sanayi alanına dönüşmüştür. Ne yazık ki bu kadar verimli topraklara ve iklim koşullarına sahip bir şehirde bile tarım alanlarımızı koruyamamış durumdayız." dedi. ÇİFTÇİ ÜRETMEKTEN VAZGEÇMEKTEDİR Tarım arazilerinin dağılımına baktığımızda son 16 yılda tarla alanlarının son  % 60 paydan, % 39 paylara düştüğünü,  buna karşılık sebze alanları  sabit kalırken, meyvelik alanların % 5, zeytinlik alanların % 3 civarında arttığını söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak tarla alanlarının büyük kısmının ise yerleşim yeri ve sanayi amacıyla tarım dışına çıktığını ifade etti. Başkan Çakmak, "En dikkat çekici konu, Bursa gibi iklim koşullarının çok iyi, toprak yapısının tarıma elverişli olduğu koşullarda  hala toprakların nadasa bırakılıyor olması ve daha da vahim olanı tarıma elverişli olduğu halde her yıl daha fazla tarım alanının nedensiz bir biçimde ekilmeden boş bırakılmasıdır.2021 yılı verilerine göre yaklaşık nadas ve tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan arazi toplamı 97.000 ha civarına çıkmıştır. Bursa tarım arazisi varlığının yaklaşık  % 24 ‘ü ekilmemektedir. Bu arazilerin ekilmemesinin başında, arazilerin ekonomik işletme büyüklüğünde olmaması, sulama imkanlarından yararlanılamaması, arazilerin çok fazla hissedara sahip olduğu için kim tarafından ekileceğinin bilinmemesi, köyde toprağı işleyecek genç nüfusun kalmamış olması ve en önemlisi de tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeni ile çiftçinin zarar edeceği endişesidir. Yine devlet tarafından verilen desteklerin yetersiz ve çiftçinin ihtiyacı olduğu dönemde verilmemesi de önemli bir etkendir. Nitekim ÇKS kayıt sistemi incelendiğinde toplam işletme sayısı 2016  yılında 97.061 iken 2021 yılında bu sayı 72.105’e düşmüştür. Yani çiftçi üretmekten vazgeçmektedir.2021 yılı verilerinde bile bu işletmelerin de sadece % 49’u ÇKS kaydı yaptırmıştır. Yani çiftçilik yapan işletmelerin yarısı desteklemelerden yararlanma gereği duymamaktadır.Bu durum desteklemelerin çiftçinin yarasına merhem olmadığının açık göstergesidir." dedi. TÜRKİYE’NİN TOPRAK VERİMLİLİĞİ SON 10 YILDA %23 AZALMIŞTIR Yaşanan iklim değişiklikleri ve buna bağlı kuraklıkların tarıma etkisi konusunda ciddi uyarılarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, "Tarımsal üretim için toprak, su, güneş ışığı, sıcaklık ve oksijene ihtiyaç vardır. İklim, sayılan bileşenlerin hepsine etki eden dinamik bir bileşendir. Bu nedenle; iklim faktörünün tarım sektörü için yarattığı risk, içerdiği bilinmezlikler yüzünden çok yüksek seviyededir. Tarım sektörü ürün verimliliği, ürün deseni, azalan su kaynakları, artan sıcaklık ve gıda güvenliği bakımından iklim değişikliğinden en çok etkilenen ve bu değişikliğe neden olan sektörlerden biridir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin toprak verimliliği son 10 yılda %23 azalmıştır.Toprak verimliliğinin azalmasıyla birlikte topraktaki organik yapı zayıflamakta ve dolayısıyla bitki besin elementlerinde azalmalar görülmektedir. İklim değişikliği doğal bitki örtüsünde de değişiklilere neden olmaktadır. Bu durumun ülkemizde de, özellikle bozkır alanlarının genişlemesine ve mera alanlarının azalmasına neden olmaktadır. Bütün bu açıklamalar ışığında, gelecekte gıda güvencesinden yoksun, gıdaya erişemeyen bir toplum olmamak için, var olan su kaynaklarımızı korumalı ve amaç dışı kullanımlarını ve kirletilmelerini önlememiz gereklidir. Yine suyun her damlasından tasarruf etmemiz gerekliliğini de doğru okumamız ve suyu en fazla kullanan sektör olan tarımda kayıp kaçak oranlarını minimuma indirecek, su kullanım verimliliğini arttıracak, tarımın bilimsel veriler ışığında yapıldığı tedbirleri ivedilikle almamız gereklidir. Yine var olan su kaynaklarımızın boşa akmasını önlemeli ve suya hasret olan topraklarımızı su ile buluşturacak alt yapıları da tamamlamamız gereklidir."ifadelerini kullandı. 2023 YILI TARIM SEKTÖRÜ İÇİN KRİZ YILI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR Tarıma verilen önem, köyünü ve toprağını bırakan çiftçi üzerine konuştuğumuz Başkan Çakmak, bu konuda da önemli sorunların altını çizerken, "2023 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir" dedi. Başkan Çakmak, "Ülkemizde vahşi kapitalist politikaların önünü açan 1980 askeri darbesinden bu yana, IMF ve Avrupa Birliği dayatmaları ile birlikte tarımsal destekler gittikçe azaltılmış, girdi fiyatları sürekli artmış, çiftçiyi destekleyici kurumlar birer birer kapatılmış ya da özelleştirilmiş, çiftçi özel şirketlerin kucağına itilmiş ve ithalat sopası ile terbiye edilmeye çalışılmış, bütün bunların sonucu tarımsal faaliyetler  üreticilere yeter gelir sağlayamaz olmuştur. 2012 yılında çıkartılan Bütün Şehir yasası ile bir kültür olarak köylülük yok edilmiş, çiftçilik mesleği itibarsızlaştırılmış, kırsal yerleşimler yaşanılır olmaktan çıkarılmıştır. 2002 yılından bu yana ekilir tarım arazisi miktarında 3.5 milyon hektar,  Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısında yaklaşık  700 bin kişi azalma olmuş, çiftçi tarım desteği talebini dahi terk etmiştir. Köylerde genç nüfus kalmadığı için tarım mevsimlik tarım işçileri ile yapılmaya çalışılır olmuştur. Tarım sektöründe yaşanan olumsuzluklar üretimi ve üretim alanlarını daraltırken, kamu kurumları küçültülüp, müdahale kurumları kapatılıp işlevsizleştirirken, alana hizmet veren özel sektör de günden güne zayıflamaktadır. Tarımsal altyapı sorunlarının çözülmediği, dışa bağımlı girdi fiyatlarının sürekli arttığı, uygun kredi olanaklarının yaratılmadığı, desteklerin yeterli ve zamanında ödenmediği önümüzdeki üretim döneminde iklim koşullarındaki olumsuzluklar da çiftçilerimizi daha zor bir dönemin beklediğini göstermektedir. Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece Pandemi süreci ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2023 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir." dedi. KÖYLÜNÜN KÖYE DÖNMESİ VE TOPRAĞINA SAHİP ÇIKMASI İnsanoğlunu doyuran ve giydiren tarım sektörünün, sosyo-ekonomik ve ekonomi-politik önemi ile toplumların, dolayısıyla ülkelerin geleceğinde belirleyici rol oynayan stratejik bir sektör olduğu unutmamamız gerektiğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, köylünün köyünde kalıp toprağını bırakmaması için bazı önerileri sıralarken, “Köyde tarımla uğraşanların yaş ortalaması 55 ve üzeridir. Gençlerin köyde kalmasını, gidenlerin de tekrar dönüşünü sağlamak ve köyde yaşamın özendirilmesi için, köydeki okulların eğitim seviyeleri yükseltilmeli, tarımla uğraşanların sosyal güvenceye kavuşması sağlanmalı, sağlık alt yapısına ulaşım kolaylaştırılmalı, köylerin büyük yerleşim yerlerine olan bağlantıları ile köylerdeki sosyal yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Detaylı toprak etüt haritalama çalışmaları başlatılmalı, arazi kullanım planlama çalışmaları yapılarak, toprak, su varlıklarımızın sürdürülebilir kullanımları sağlanmalıdır.Tarımsal üretim ve pazarlama kooperatifleri desteklenmeli, çiftçimize örgütlülük bilinci aşılanmalı. Tarımsal mekanizasyon başta olmak üzere tarımda bilgi ve teknoloji kullanımı yaygınlaştırılarak üretim maliyetleri aşağı çekilmelidir. KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalı. Stratejik ürünlerde girdi maliyetleri de dikkate alınarak çiftçinin karlı bir üretim yapacağı garanti altına alınarak, alım taban fiyatı üretim sezonu başında açıklanmalı ve çiftçinin zarar etmeyeceği garanti altına alınmalıdır. Ülkemiz mera alanlarının genel yapısı daha çok küçük hayvancılığa uygundur. Bu nedenle bu nedenle büyükbaş hayvan yerine küçük baş hayvan tüketimini özendirici, tüketici tercihlerini değiştirici çalışmalar yapılmalıdır.Hayvancılığın en büyük gider kalemi olan yem maliyetini aşağı çekmek için mevcut mera alanlarının korunması ve ıslah çalışmaları yapılarak iyileştirilmesi gereklidir. Bu mera alanları ıslah edildikten sonra planlama dahilinde küçük çiftçinin hizmetine sunulmalıdır. Orman köylülerinin orman altı meralardan plan dahilinde yararlanması sağlanmalı, özellikle bu tür yerlerde keçi yetiştiriciliği özendirilmelidir. Keçi çalıları, ağaçların alt dallarını yiyerek ormanların bakımını ve budamasını da yaptığı gibi dışkıları ile de ormanları gübrelerler. Yine orman altlarındaki otları yedikleri için orman yangınlarını önlemede de etkilidirler. Bu şekilde iki taraf için de karşılıklı fayda sağlanmış olur.Tarımsal afet fonu kurularak tüm tarım arazileri bu fona dahil edilmeli, oluşacak doğal afetlerdeki çiftçilerin zararları bu fondan karşılanmalıdır." dedi.

Bir barajda daha kuraklık sinyali! Haber

Bir barajda daha kuraklık sinyali!

Suşehri'ne 28 kilometre uzaklıktaki Kelkit Çayı üzerine, enerji üretimi ve tarımsal sulama amacıyla 1990 yılında inşa edilen Kılıçkaya Barajı, kuruma noktasına geldi. 64 kilometrekare alana sahip barajın 33 kilometrekaresi, Suşehri sınırlarında, geri kalan 31 metrekaresi ise Giresun'un Şebinkarahisar ilçesi sınırlarında yer alıyor. Barajın son dönemde yaşanan kuraklık nedeniyle su tutmaması ise dikkat çekiyor. Bugünlerde barajdan geri sadece ortasından geçen Kelkit Çayı'nın akıntısı kaldı.  'ALARM VERİYOR' SCÜ Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fatih Kartal, baraj hakkında bilgi verdi. Barajda yıllar içinde birçok kez su bazında büyük değişiklikler gözlendiğini söyleyen Kartal, "İncelediğimizde bunda çok fazla faktör etkili. 2015 yılında yağışın dönemsel olarak farklılık göstermesi dolayısıyla genel olarak barajın yüksek su tutma kapasitesi mevcuttu hatta o dönem barajın kapaklarını açmışlardı ama günümüze baktığımızda kuraklık açısından alarm veren bir özelliğe sahip. Zaman zaman ciddi boyutta kuraklığın tetiklemesiyle birlikte suların çok fazla çekildiği ve azaldığını da görebiliyoruz. Yöreyi incelediğimizde ve tarihi şehir efsanelerine baktığımız zaman Fatih Sultan Mehmet'in yaptırmış olduğu bir cami söz konusu. O caminin dönem içerisinde yıllık periyodik kuraklıkla ortaya çıktığı, yağışın artmasıyla tekrar su içinde kaybolduğunu görüyoruz. Bu durumun en önemli etkeninin kuraklık olduğunu yağış azlığı olduğunu söyleyebiliriz. Yağışın yıllara periyodik olarak dağılmaması, kimi zaman artış kimi zaman azalış göstermesi, son yıllarda da yoğun olarak küresel ısınma nedeniyle yağışların tamamen azaldığını görüyoruz. Bu da su seviyelerinin düşmesine neden oluyor" dedi.  'ENERJİ ÜRETİMİ VE TARIMDA REKOLTE AZALACAK' Barajlardaki su azlığının sadece kuraklığa ve iklimse etkenlere bağlanmaması gerektiğini kaydeden Kartal, "Kelkit Çayı'nın barajı besleyen kolları var. Bu kolların içme suyu, tarımsal amaçta kullanımın çok fazla artması baraj suların azalmasında çok büyük etken. Barajımız enerji üretimi maksatlı kullanılan bir baraj. Dönemsel rekoltenin düşmesine bağlı kilovat olarak düşüklüğüne sebep olacak. Enerji üretiminde azalmalar meydana getirecek. Yine bununla birlikte su popülasyonu nedeniyle balık çeşitliliği ve balıkçılığı sekteye uğratacak ve azaltacaktır. Çayın kolları tarımsal sulama maksatlı kullandığı için tarımda da yıldan yıla rekolte düşüklüklerine ve verim azalmalarına sebep olacaktır" diye konuştu. 

Balıkesir'de su tehlikesi! Haber

Balıkesir'de su tehlikesi!

Altıeylül ilçesi sınırları içindeki baraj, Kille Çayı üzerinde, sulama, içme suyu ve taşkınları önlemek amacıyla 1986-1991 yıllarında inşa edildi. Yıllık 157 milyon metreküp su kapasiteli baraj, son dönemdeki mevsimsel kuraklıktan olumsuz etkilendi. Seviyesi yüzde 23 olan barajın bulunduğu bölgede önceki yıllarda su altında kalan eski Balıkesir-İzmir kara yolu görünür hale geldi. Sındırgı ilçesinde tarımsal sulamada kullanılan Çaygören Barajı'nın su seviyesinin de yüzde 20 olduğu öğrenildi. BASKİ Genel Müdürü Günal ve Sındırgı Belediye Başkanı Yavaş'tan tasarruf çağrısı Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi (BASKİ) Genel Müdürü İzzet Günal, AA muhabirine, beklenen yağışların düşmemesi nedeniyle kuraklık riskinin tetiklendiğini söyledi. Son yağışların kısmen katkı sağladığını ancak riskin sürdüğünü belirten Günal, "Neye sahip olduğumuz değil suyumuza nasıl sahip çıktığımız çok önemlidir. Devlet Su İşleri, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve BASKİ Genel Müdürlüğü olarak bu konuda hassasiyet gösteriyor, su kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Vatandaşlarımızdan da suyumuzu tasarruflu kullanmaları için aynı hassasiyette ve farkındalıkta olmalarını bekliyoruz." diye konuştu. Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş ise Çaygören Barajı'nın son yılların en kurak mevsimini geçirdiğini dile getirdi. İlçe halkının su tüketiminde dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Yavaş, "Yoksa daha büyük sıkıntılara gireriz. Özellikle vahşi sulama sisteminden vazgeçilmeli, çok su isteyen ekonomik kazancı düşük üretimden uzak durulmalı." dedi. İlçeye bağlı Pürsünler Mahallesi'nin muhtarı Mustafa Tekel de çiftçilerin sulamayı daha dikkatli yapmaları gerektiğini söyledi. Tekel, barajdaki su seviyesinin çok düşük olduğunu anlatarak, "Şu anki su, balıkların yaşamasına yetecek kadar. İnşallah yağmurlar yağar, vatandaşlarımız da mevcut suyu daha dikkatli kullanır." ifadesini kullandı.

Eskişehirde yağmur ve kar, tarım arazilerine ilaç gibi geldi Haber

Eskişehirde yağmur ve kar, tarım arazilerine ilaç gibi geldi

Hava sıcaklığının en düşük sıfırın altında 3 derece, en yüksek 4 derece ölçüldüğü kentte çiftçilerin uzun süredir beklediği yağışlar başladı. Kar kalınlığının 7 santimetreye ulaştığı Eskişehir'de, Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü verilerine göre son 3 günde metrekareye 5,7 kilogram yağış düştü. Yağışların düşük rakımlı noktalarda yağmur, yüksek rakımlı merkezlerde kar olarak düştüğü kentte, sıcaklıklar mevsim normallerinde seyrediyor. Yarın ilin batı kesimlerinde yağış bekleniyor. Rüzgarın ise güney ve doğu yönlerinden orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor. - 15 günlük süreçte sık sık ve yoğun kar bekleniyor Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan, çiftçinin hasretle beklediği tarımsal üretim için ihtiyaç duyulan kar yağışının başlamasından mutlu olduklarını söyledi. Tarım arazilerindeki kar örtüsünün, bitkilerin gelişmesi için önemli olduğunu vurgulayan Zeydan, şöyle konuştu: "Günyüzü ilçemizde halihazırda merkeze benzer bir kar yağışı yok. Sivrihisar'ımızda var. Çifteler, Mahmudiye'de maalesef yine çok az vaziyette. Bu gece aldığımız yağış gibi onlar yağış almadılar. Beylikova ilçemizde de oldukça iyi, Eskişehir'in merkezine benzer ölçüde bir kar var. Diğer taraflara da bugünlerde gelecektir diye düşünüyorum. Meteoroloji yetkilileriyle irtibat halindeyiz. Önümüzdeki 15 gün içinde de sık sık ve yoğun kar yağışlarıyla karşılaşacağımızı söylediler. Çiftçi adına, Türk tarımı adına, özellikle Eskişehir tarımı adına çok sevinçliyim, çok mutluyum." Beylikova ilçesinde yaklaşık 500 dönüm alanda arpa, buğday ve mısır yetiştiren çiftçi Lütfü Dalgıç ise mevsimsel kuraklık nedeniyle kar yağışını uzun süredir beklediklerini ifade etti. Toprakla buluşan tohumların gelişimi için kar yağışını önemsediklerini anlatan Dalgıç, "İlerleyen günlerde devam etmesi tarımsal üretimimiz adına faydalı olacaktır. Yağış bizi memnun etti." dedi.

Kuraklığa karşı tarımsal çözüm Haber

Kuraklığa karşı tarımsal çözüm

Tüm dünyada küresel ısınma ve kuraklık tehdidinin artmasıyla birlikte, suyu korumanın ve gelecek nesillere yeterli su bırakmanın bilinciyle hareket eden Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, tarımın kenti Tarsus’ta kuraklıkla mücadele etme konusunda açıklamalarda bulundu. Bozdoğan, "Tarsus’umuzun temel direği olan tarım şu an çok büyük tehdit altında olduğu hepimizin malumu. Bu nedenle yağmurla gelen suyun tarlalardan akıp gitmesinin engellenmesi için eğimli arazilerde eğime dik sürüm yapılması, budama artıklarının bahçelerde toprağa sürülerek karıştırılmasını, bahçelerde ağaç altına tava yapılarak suyun tutulmasını öneriyoruz" ifadelerini kullandı. "Su tasarrufu çok kritik" Su tasarrufunun kuraklıkla mücadele sürecinde önemini kaydeden Bozdoğan, "Yakında kuraklık nedeniyle başlamasını beklediğimizin sulamaların sulama sırasında tarla ve bahçenizde suyun indiği derinliğin kontrol edilerek sulamanın planlanması su tasarrufu için çok kritiktir. İkinci ürün mısır, pamuk ve soya ekimi yapacak çiftçilerimizin gündüz yerine gece saatlerinde sulamalarını planlaması, salma sulamadan kaçınılması ile sulamada yüzde 50’nin üzerinde tasarruf sağlayacaktır. Köylerimizdeki kuyu ve sarnıçlarında temiz tutulması da son derece önemlidir. Sitelerde çok su tüketen çim alanlarının mümkünse azaltılması hatta iptal edilmesi, site içi sulamaların gündüz değil akşam saatlerinde yapılmasını sizlerle paylaşmak istiyoruz" ifadelerine yer verdi. "Hep birlikte başarılı olacağız" Kuraklıkla mücadele etme konusunda Tarsus Belediyesi olarak vatandaşların yanında olduğunu söyleyen Bozdoğan, "Biz de belediye olarak park ve bahçe sulamalarımızı son derece dikkatli ve programlı yapmaktayız. Yeşil alanlarda kuraklığa dayanıklı peyzaj bitkilerini yetiştirip uyguluyoruz. Bu uygulamaların sitelerimize de yaygınlaştırılmasını rica ediyoruz. Evlerde bozuk çeşmelerin kontrol edilmesi, musluklardan boşa su akıtılmaması ufak ama toplamda çok büyük etki yapacak uygulamalar olacaktır. Kuraklıkla mücadele için, sorularınız için Belediyemizin hizmetinizde olduğu belirtmek isterim" şeklinde konuştu.Tüm dünyada küresel ısınma ve kuraklık tehdidinin artmasıyla birlikte, suyu korumanın ve gelecek nesillere yeterli su bırakmanın bilinciyle hareket eden Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, tarımın kenti Tarsus’ta kuraklıkla mücadele etme konusunda açıklamalarda bulundu. Bozdoğan, "Tarsus’umuzun temel direği olan tarım şu an çok büyük tehdit altında olduğu hepimizin malumu. Bu nedenle yağmurla gelen suyun tarlalardan akıp gitmesinin engellenmesi için eğimli arazilerde eğime dik sürüm yapılması, budama artıklarının bahçelerde toprağa sürülerek karıştırılmasını, bahçelerde ağaç altına tava yapılarak suyun tutulmasını öneriyoruz" ifadelerini kullandı.  

"Kuraklığın çaresi baraj" Haber

"Kuraklığın çaresi baraj"

Maşallah, bu ihtişam Bursa'nın nereden nereye geldiğini gösteriyor. Bursa, yeniden 2023'e şahlandırmaya hazır mı? Size inanıyorum, size güveniyorum. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı da birlikte inşa edeceğiz. Sanayinin, ticaretin, tarımın, denizin, dağın, yeşilin, huzurun, kuruluşun şehri Bursa bizimle birlikte olduğu müddetçe Allah'ın izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz mesele yoktur. Emniyetten rakamları alayım dedim. Çünkü yol boyu yolun sağı, solu Bursa'da ne durumdayız diye baktım ve verilen rakam 120 bini bugün aştık. Maşallah Rabbim bu coşkunuzu daim kılsın. Aramızdaki bu gönül bağından aldığımız güçle önce 2023 imtihanını başarıyla vereceğiz, ardından ülkemizi dünyaya yükselteceğiz. Eğitimde, anaokulundan liseye, pansiyondan spor salonuna, bina güçlendirmesinden atölyeye kadar çeşitli ilçelerimizde 127 farklı yatırımı resmen bugün açıyoruz. Bursa Uludağ ve Bursa Teknik Üniversitelerimizin tamamlanan alt yapı ve binalarının resmi açılışını yapıyoruz. Mudanya Üniversitemizin de fakülte, yükse okul, enstitü, araştırma merkezi birimlerini bu eğitim öğretim yılında resmen faaliyete açıyoruz. Malum kuraklık var. Soruyorlar çare ne? Çare bizim de yaptığımız gibi baraj, baraj, baraj. Barajlarınız olmazsa kuraklıkla mücadele edemezsiniz. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 4,6 milyar lirayı geçen 67 ayrı projeyi Bursa'mıza kazandırdı. Yatırım tutarı 12 milyar lirayı bulan kamu yatırı ile 30 milyar liraya ulaşan özel sektör yatırımının şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Son 20 yılda Bursa'ya toplamda 80 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Bursa'ya 2. devlet üniversitesi olarak Bursa Teknik Üniversitesi'ni kurduk. Yurt binaları kurduk. Bursa’da riskli yapı olarak belirlediğimiz 15 bine yakın yapının kentsel dönüşümünü gerçekleştirdik. Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’daki tarihi çarşı ve Hanlar bölgesine de hak ettiği tarihi sülietini teslim edeceğiz. Ulu Cami çevresine 500 milyon liralık yatırım yapıyoruz. Metro projemizi de yıl sonuna kadar bitirmeyi hedefliyoruz. Uludağ Alan Başkanlığını kurarak ülkemizin bu önemli tabiat ve turizm merkezinin hak ettiği ihtimamla kurulmasını değerlendirilmesini sağladık. Şimdiden hazırlanın bakalım. Sandıkları patlatacağız. Bay Kemal yanında birileriyle metroya binmiş, “Paris’te bile yok” diyor. Biz bunları çoktan geçtik. Sen Marmaray’ı gördün mü?

Aksaray'da kuraklık alarmı! Haber

Aksaray'da kuraklık alarmı!

Geçmiş yıllara oranla yüzde 50 yağış kaybı yaşayan kentte üreticiler tedirgin olurken, uzmanlar ise suyun beka derecesine geldiğini, halen bir yağış olmayışının ciddi şekilde rekolte ve kalite düşüşüne sebep olacağını söyledi. Tarım ve hayvancılıkta ülke üretimine ciddi katkılar sağlayan ve nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağladığı Aksaray’da kuraklık çanları çalıyor. Ocak ayının sonuna yaklaşılmasına rağmen halen kar ve yağmur yağışı almayan kentte geçen yılların ortalamasına göre yüzde 50 yağış kaybı yaşanırken, ziraat mühendisleri suyun artık beka derecesine geldiğinin altını çizdi. Yaklaşık 400 bin hektar tarım arazisi bulunan ve bitkisel üretim miktarı açısından Türkiye’de ilk 5’e giren kentte, bitkilerin üzerinde yorgan görevi görecek karın yağmamasıyla birlikte ürünleri don alma olayı üreticileri tedirgin ediyor. "Bu yaşıma kadar böyle kurak bir yıl görmedim" Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Serkan Koray Zeybek, Ocak ayının sonuna gelinmesine rağmen halen kar ve yağmur yağışı olmadığına dikkat çekerek, kuraklığın tedirgin eden tablosunu gözler önüne serdi. Bitkilerin su ihtiyacı olduğunun altını çizen Başkan Zeybek, "Ufak tefek çıkan farazilerde soğuk alma riski var. Şu anda kar yağışıyla beraber bir yorgan vazifesi görmesi lazım bu bölgede. Şimdi kar yağacak. Ekini soğuğa karşı yorgan gibi eksi derecelerde soğuk almasına karşı koruyacak. Ayrıca yavaş yavaş eridiği için taban suyunu biriktirecek. Yarın bu bitkinin kök sistemi gelişmeyle beraber su ihtiyacı duyacak ve gelişimini hızlandıracak. Problem burada aslında. Hatta arkamızda gördüğünüz Hasan Dağı’nın şu anda tamamının karla kaplı olması lazımdı. Fakat daha başında kar var etekleri kupkuru. Ben bu kadar yaşa geldim daha böyle kurak bir yıl görmedim. İnşallah sonumuz hayırlı olur" diye konuştu. "Su bizim için beka derecesine geldi" Su sıkıntısının her geçen yıl artarak devam ettiğine vurgu yapan Başkan Serkan Koray Zeybek, "Üreticilerimizin özellikle zaten suyun olmadığı bu bölgemizde taban suyuna çok dikkat etmesi, taban suyunu çok dikkatli kullanması gerekiyor. Çocuğumuzu, torunlarımızı düşünmemiz lazım. Biz bu suları, toprakları onlara bırakacağız, onlar üretim yapacak. Bunun dışında artık herkesin kendine çeki düzen vermesi lazım. Herkes önüne meseleyi koyup tedbir alması lazım. Bunun şakası kalmadı, lafı sözü kalmadı. Artık su bizim için beka derecesine gelmiş bir halde. Mecburen buna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Biz Türkiye olarak su fakiri ülkesi olmasak da su zengini zaten değiliz. Ama su fakiri olma yönünde çok hızlı ilerliyoruz. Herkesin kendine gelmesi, iyi düşünmesi gerekiyor. ‘Biz bu suyu nasıl tasarruf ederiz? En modern sulama sistemlerine nasıl geçeriz? Vahşi sulamayı nasıl bırakırız?’ diye. Gün gün kötüye gidiyoruz, yıl yıl kötüye gidiyoruz. Daha artık ne olması gerekiyor bilmiyorum. Çok büyük sıkıntılarımız var. Bu gidiş tabii ki bizim verimlerimizi etkileyecek, rekoltemizi düşürecek, ürünlerin kalitesini düşürecek, özellikle bununla birlikte de gelirimiz düşecek. Bununla ilgili bütün tedbirleri almamız gerekiyor" şeklinde konuştu. Karın, ekinlerin üzerinde yorgan vazifesi görmesi gerektiğine ve böylelikle hem soğuğa karşı koruma hem de taban toprağını besleme işlemi görmesi gerektiğine değinin Başkan Zeybek, "Kar yağacaktı şimdi, kar yağdığı zaman yorgan vazifesi görecek. Ekinler çıkmış olacaktı. Kar, bitkilerin üzerinde yorgan gibi örtü olacaktı. Olabilecek eksi 5-10 gibi durumlarda ekinlerimiz, hububatımız soğuk almayacaktı. Artı o karlar ağır ağır eriyecekti, taban suyunu biraz yükseltecekti. Şu anda ekinlerin 1 parmak nemi varsa 1 karış altta kupkuru tarla var. Geçen ki yağan ufak bir yağışta hafif nemlenmiş. Onun dışında taban toprağı tamamen kupkuru. Bu bitki yarın su isteyecek, beslenecek, olmazsa da artık verim kaybı olacak" ifadelerini kullandı.

Kayseri'de de barajlar kurudu! Haber

Kayseri'de de barajlar kurudu!

Kayseri'de yoğun şekilde kuraklığın yaşandığını kaydeden Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Abdulkadir Güneş; "Kayseri'de kuraklık aşırı derecede devam ediyor" dedi. Kayseri'de kar ve yağmurun yeteri kadar yağmamasından dolayı barajlardaki su seviyeleri azaldı. Kentte bulunan Sarıoğlan Barajı'nda su seviyesi sıfıra düşerken, kentin en büyük barajı olan Yamula'da ise su seviyesi yüzde 7'lere kadar düştü. Suların altında kalan eski yapılar ise, suların çekilmesiyle beraber gün yüzüne çıktı. "Kayseri'de kuraklık aşırı derecede devam ediyor" Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Abdulkadir Güneş, Kayseri'de yoğun şekilde kuraklığın yaşandığını kaydederek, "Güz döneminde yağmur yağmadı. Bundan dolayı ekinler randımanlı çıkmadı. Bu durum halen sürüyor. "Kar yağar" dedik ama kar da yağmadı. Yaşanan kuraklıktan dolayı tüm Türkiye'deki çiftçilerimizde bir tedirginlik var. Kimsenin elinde olan bir şey değil. Kayseri'de kuraklık aşırı derecede devam ediyor. Ekilen yerlerde ekinlerin bir kısmı çıktı ama bir kısmı da çıkmadı. Kuraklıktan dolayı hem ülkemize hem de çiftçimize çok ciddi kayıpları oluyor. Hem yem kaybı hem de hayvanlar yaylaklarda istedikleri kadar ot bulamıyorlar. Bundan dolayı hayvancılıkta sıkıntıya giriyor. Kayseri kuraklıktan nasibini alıyor ama bizler de inşallah önlemlerimizi alırız. Ne derecede başarılı olabiliriz ama onu da bilemiyorum. Barajlarımızdaki su seviyeleri çok ciddi şekilde düştü. Geçen sene de çok ciddi derecede düşmüş Kar yağışından sonra artış yaşanmıştı. Bu sene kar yağmadığı için barajlardaki su seviyesinde yükselme yok. Artık suyun barajların ve sulu tarıma geçmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Öyle bir zaman gelir ki, belki suyun damlasına bile muhtaç olabiliriz. O yüzden nerede olursak olalım, suyun kıymetini bilmek durumundayız. Çılgın sulama gibi yöntemlerle sulamanın artık bitmesi lazım. Su kıymetli ve bundan sonra daha da kıymetli olacak" ifadelerini kullandı. Güneş ayrıca, kuraklıktan dolayı çiftçilerin mağdur olmaması için ürünlerini TARSİM ve kuraklık sigortası yaptırmaları gerektiğini kaydetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.