Türkiye'de hukuk ve siyaset ilişkisi: "Hukuk herkes için eşit olmalıdır"
Türkiye'de hukuk ve siyaset ilişkisi: "Hukuk herkes için eşit olmalıdır"
Son zamanlarda siyasi isimlere yönelik yapılan hukuki süreçler dikkat çekiyor. Konu hakkında Avukat Barış Aslan, hukukun tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığı konusunda yaptığı açıklamalarda hukukun herkese eşit bir mesafede olması gerektiğini vurguladı.
Haber Giriş Tarihi: 13.03.2025 09:24
Haber Güncellenme Tarihi: 13.03.2025 09:33
Muhabir:
Gülsün Arslan
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturmalar ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı’nın izniyle eşinin yanına götürülmesi gibi olaylar gündeme sık sık geliyor. Yargıda yaşanan bu gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat Barış Aslan, hukukun üstünlüğüne ve toplumda ifade özgürlüğü ile ilgili Herkes Duysun’a açıklamalarda bulundu.
"HUKUK SİYASETTEN BAĞIMSIZ OLMALI"
Açıklamalarında hukukun herkese eşit bir mesafede olması gerektiğini vurgulayan Av. Aslan, "Hukukun siyasetten bağımsız olması gerekir. Eğer hukuk belirli grupların etkisiyle yönlendirilirse, bu sistem bir gün bu gücü elinde tutanlara da zarar verebilir. Adaletin gerçekten tarafsız olduğu, insanların huzur içinde yaşadığı bir toplum temenni ediyorum." dedi.
"DEMİRTAŞ İLE İLGİLİ YANLIŞ BİR UYGULAMA YOK"
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile alakalı olarak hukuki açıdan yanlış bir uygulama olmadığına değinen Av. Aslan, "Selahattin Demirtaş ile alakalı olay aslında hukuk sisteminde uygulanan standart bir durum. Cezaevindeki kişilerin eşleriyle görüşmesi gayet normal bir prosedürdür ancak Demirtaş’ın siyasi kimliği ve kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle bu olayın daha fazla dikkat çektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"ÖZDAĞ İÇİN TUTUKLAMA TEDBİRİ FAZLA VE ORANTISIZ"
Av. Aslan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın tutuklanması ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik yapılan soruşturmalar hakkında da konuştu. Aslan, bu İmamoğlu ve Özdağ soruşturmalarına ilişkin tutuklamayı gerektirecek bir durum olmadığının altını çizerek, "Tutuklama, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakan bir tedbirdir ve ancak adli kontrol tedbirleri yetersiz kaldığında uygulanmalıdır. İmza şartı, yurt dışı yasağı gibi önlemler yeterli olabilir. Bu nedenle Ümit Özdağ olayında uygulanan tutuklama tedbirinin fazla ve orantısız olduğunu düşünüyorum. Tutuklamayı gerektiren bir durum olmadığı kanaatindeyim." sözleriyle dile getirdi.
SANATÇILARA YÖNELİK DAVALARDA TEMEL KRİTERLER NE OLMALI?
Benzer hukuki süreçlerle sanatçıların da karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Bu doğrultuda, sanatçılara uygulanan yaptırımları değerlendiren Av. Barış Aslan, benzer suçlarda çok daha farklı uygulamaların da olduğunun altını çizdi.
Aynı suçtan dolayı kimi kişilerin tutuklanırken, kimilerinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığına hatta bazılarının hiç ceza almadığına değinen Aslan, bu kapsamda sanatçıların ve siyasetçilerin toplumda daha görünür halde olmasından dolayı bu tür hukuki süreçlerin daha sert şekilde uygulandığını belirtti. Yargıda, sanatçı, siyasetçi veya sıradan bir vatandaş arasında fark olmaması gerektiğini vurgulayan Aslan, "Hukuk, herkes için eşit olmalıdır. Sanatçılara ne bir ayrıcalık tanınmalı ne de ekstra bir yaptırım uygulanmalıdır ancak günümüzde yargının bazı konularda orantısız hareket ettiğini görüyoruz. Aynı suça farklı kararlar verilebiliyor. CMK’nın 100. maddesi tutuklama şartlarını belirlerken, hâkimin takdir yetkisi de önemli bir rol oynuyor ancak bazı durumlarda bu takdir hakkının, siyasi ve toplumsal etkiler doğrultusunda kullanıldığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDE KISITLAMA
Son olarak, Türkiye'de ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olduğuna ancak bunun tam anlamıyla kullanılabildiğini söylemenin zor olduğunu belirten Aslan, bu konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede pek çok kişinin yaptığı gibi hukukçuların da eleştirdiğini bir durum olduğunu dile getirdi. Günümüzde en küçük eleştirilerin bile ciddi hukuki yaptırımlarla karşılaşabildiğine değinen Aslan, “İnsanlar, düşündüklerini özgürce söylemekten çekiniyor çünkü en ufak bir açıklama, bir ceza maddesiyle ilişkilendirilerek ağır hukuki sonuçlara yol açabiliyor. Türkiye’de ifade özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığını ve bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye'de hukuk ve siyaset ilişkisi: "Hukuk herkes için eşit olmalıdır"
Son zamanlarda siyasi isimlere yönelik yapılan hukuki süreçler dikkat çekiyor. Konu hakkında Avukat Barış Aslan, hukukun tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığı konusunda yaptığı açıklamalarda hukukun herkese eşit bir mesafede olması gerektiğini vurguladı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturmalar ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı’nın izniyle eşinin yanına götürülmesi gibi olaylar gündeme sık sık geliyor. Yargıda yaşanan bu gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat Barış Aslan, hukukun üstünlüğüne ve toplumda ifade özgürlüğü ile ilgili Herkes Duysun’a açıklamalarda bulundu.
"HUKUK SİYASETTEN BAĞIMSIZ OLMALI"
Açıklamalarında hukukun herkese eşit bir mesafede olması gerektiğini vurgulayan Av. Aslan, "Hukukun siyasetten bağımsız olması gerekir. Eğer hukuk belirli grupların etkisiyle yönlendirilirse, bu sistem bir gün bu gücü elinde tutanlara da zarar verebilir. Adaletin gerçekten tarafsız olduğu, insanların huzur içinde yaşadığı bir toplum temenni ediyorum." dedi.
"DEMİRTAŞ İLE İLGİLİ YANLIŞ BİR UYGULAMA YOK"
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile alakalı olarak hukuki açıdan yanlış bir uygulama olmadığına değinen Av. Aslan, "Selahattin Demirtaş ile alakalı olay aslında hukuk sisteminde uygulanan standart bir durum. Cezaevindeki kişilerin eşleriyle görüşmesi gayet normal bir prosedürdür ancak Demirtaş’ın siyasi kimliği ve kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle bu olayın daha fazla dikkat çektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"ÖZDAĞ İÇİN TUTUKLAMA TEDBİRİ FAZLA VE ORANTISIZ"
Av. Aslan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın tutuklanması ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik yapılan soruşturmalar hakkında da konuştu. Aslan, bu İmamoğlu ve Özdağ soruşturmalarına ilişkin tutuklamayı gerektirecek bir durum olmadığının altını çizerek, "Tutuklama, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakan bir tedbirdir ve ancak adli kontrol tedbirleri yetersiz kaldığında uygulanmalıdır. İmza şartı, yurt dışı yasağı gibi önlemler yeterli olabilir. Bu nedenle Ümit Özdağ olayında uygulanan tutuklama tedbirinin fazla ve orantısız olduğunu düşünüyorum. Tutuklamayı gerektiren bir durum olmadığı kanaatindeyim." sözleriyle dile getirdi.
SANATÇILARA YÖNELİK DAVALARDA TEMEL KRİTERLER NE OLMALI?
Benzer hukuki süreçlerle sanatçıların da karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Bu doğrultuda, sanatçılara uygulanan yaptırımları değerlendiren Av. Barış Aslan, benzer suçlarda çok daha farklı uygulamaların da olduğunun altını çizdi.
Aynı suçtan dolayı kimi kişilerin tutuklanırken, kimilerinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığına hatta bazılarının hiç ceza almadığına değinen Aslan, bu kapsamda sanatçıların ve siyasetçilerin toplumda daha görünür halde olmasından dolayı bu tür hukuki süreçlerin daha sert şekilde uygulandığını belirtti. Yargıda, sanatçı, siyasetçi veya sıradan bir vatandaş arasında fark olmaması gerektiğini vurgulayan Aslan, "Hukuk, herkes için eşit olmalıdır. Sanatçılara ne bir ayrıcalık tanınmalı ne de ekstra bir yaptırım uygulanmalıdır ancak günümüzde yargının bazı konularda orantısız hareket ettiğini görüyoruz. Aynı suça farklı kararlar verilebiliyor. CMK’nın 100. maddesi tutuklama şartlarını belirlerken, hâkimin takdir yetkisi de önemli bir rol oynuyor ancak bazı durumlarda bu takdir hakkının, siyasi ve toplumsal etkiler doğrultusunda kullanıldığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDE KISITLAMA
Son olarak, Türkiye'de ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olduğuna ancak bunun tam anlamıyla kullanılabildiğini söylemenin zor olduğunu belirten Aslan, bu konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede pek çok kişinin yaptığı gibi hukukçuların da eleştirdiğini bir durum olduğunu dile getirdi. Günümüzde en küçük eleştirilerin bile ciddi hukuki yaptırımlarla karşılaşabildiğine değinen Aslan, “İnsanlar, düşündüklerini özgürce söylemekten çekiniyor çünkü en ufak bir açıklama, bir ceza maddesiyle ilişkilendirilerek ağır hukuki sonuçlara yol açabiliyor. Türkiye’de ifade özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığını ve bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Kaynak: Gülsün Arslan
En Çok Okunan Haberler
Egzersiz yapmadan kalori yaktıran 10 günlük aktivite
Uykusuzluğun temelindeki 5 faktör
Araç sahibi olmak isteyenler bu habere! BDDK taşıt kredisi vade sayısı ve kredi oranları ne kadar oldu?
Geçmişten günümüze: Tarihi fotoğraflar
Bu ünlüleri tanıdınız mı? İşte güzel sandığımız isimlerin makyajsız halleri...
Otobüs ve tren biletlerinde "Aile Yılı" indirimi 2025: Nasıl başvurulur, kimler faydalanabilecek? Otobüs ve tren biletlerindeki aile indirimin şartları neler?
Bahar 38. bölümde neler oldu?
Bu hatalar böbrek taşına yol açabiliyor!
Ramazan’da kalp sağlığını korumak için 10 önemli uyarı!
Hurda Teşviki Ötv'siz Araç Kampanyası Başladı Mı? Hurda Teşviki Ne Zaman Çıkacak? İşte ÖTV'siz alınabilecek araçlar
İnegöllülerin devlete uçak bağışı yapay zeka ile gün yüzüne çıkarıldı
Kocaeli'de cip markete daldı! 2 yaralı var
Bolu'da akrabalar arasındaki alacak-verecek kavgası kanlı bitti
Bursa'da 100 kilometre hızla giderken, kaza böyle teğet geçti
Bursa'da pompacı - müşteri kavgası kamerada