SDG Suriyeye teslim oldu! SDG nedir? Neden teslim oldu? İşte yanıtlar…

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi ve yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte bölgedeki terör örgütlerine yönelik baskılar da şiddetlendi. Bir taraftan Türkiye’nin baskısı, diğer taraftan da yeni Suriye hükümetinin baskı ve çağrıları sonuç verdi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), silah bıraktı. Bu kapsamda SDG, Suriye hükümetinin 8 maddelik direktiflerini kabul ederek Suriye ordusuna katıldı.

SDG NEDİR?

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerinde faaliyet gösteren ve Kürt, Arap, Süryani, Ermeni gibi çeşitli etnik unsurlardan oluşan kozmopolit bir terör örgütüdür. 2015 yılında IŞİD’e (DEAŞ) karşı mücadele amacıyla kurulduğu iddia edilen, ABD destekli SDG terör örgütünün ana omurgasını, PKK’nın Suriye kolu olan YPG oluşturur. SDG, Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı kontrol altına almış ve özellikle petrol ile doğalgaz rezervlerinin bulunduğu bölgelerde etkili olmuştur. Bu oluşum kurulduğu tarihten itibaren ABD tarafından silahlandırılmış ve fonlanmıştır.

SDG’NİN SURİYE’YE TESLİM OLMASI: ANLAŞMA VE DETAYLAR

Bugün, yani 11 Mart 2025 tarihinde, Suriye’de önemli bir gelişme yaşandı. ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye hükümetiyle vardığı anlaşma kapsamında kendini feshederek Suriye ordusuna teslim olduğunu duyurdu. Bu tarihi adım, Suriye’nin kuzeydoğusundaki siyasi ve askeri dengeleri kökten değiştirecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. SDG Lideri Mazlum Abdi ve Suriye Geçici Hükümeti Lideri Ahmed Şara arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma, bölgedeki kaynakların kontrolünden sınır güvenliğine kadar pek çok konuyu kapsıyor.

SDG İLE SURİYE HÜKÜMETİ ARASINDA İMZALANAN 8 MADDELİK ANLAŞMA NEDİR?

Suriye hükümeti ile SDG arasında imzalanan anlaşma, Suriye’nin birliğini ve istikrarını sağlamayı hedefleyen önemli maddeler içeriyor. İşte anlaşmanın detayları:

1. SDG’nin Feshi ve Orduya Entegrasyonu: SDG, resmi olarak kendini feshederek tüm askeri unsurlarıyla Suriye ordusuna katılacak.
2. Petrol ve Doğalgaz Sahalarının Devri: SDG kontrolündeki petrol ve gaz sahaları, Suriye devletine teslim edilecek. İlk petrol kuyusunun teslimatı bugün gerçekleşecek.
3. Sınır Kapılarının Kontrolü: Kapalı sınır kapıları dahil tüm sınır bölgeleri, Suriye hükümetinin egemenliğine geçecek.
4. IŞİD'in (DEAŞ) Durumu: SDG’nin elindeki IŞİD (DEAŞ) mensuplarının tutulduğu cezaevleri, Suriye yönetimine devredilecek.
5. Suriye’nin Birliği ve Güvenliği: SDG, Suriye’nin birliğine yönelik tehditlerle mücadelede hükümeti desteklemeyi taahhüt etti.
6. Yabancı Unsurların Çıkarılması: Suriyeli olmayan yabancı örgüt mensupları ülke dışına çıkarılacak.
7. Sivil ve Askeri Kurumların Birleşmesi: Kuzeydoğudaki sivil ve askeri yapılar, Suriye devlet kurumlarıyla entegre edilecek.
8. Hakların Korunması: Anlaşma, tüm Suriyelilerin anayasal haklarının garanti altına alınmasını öngörüyor.

SURİYE HÜKÜMETİ VE SDG ARASINDAKİ ANLAŞMANIN BÖLGEYE ETKİLERİ

Suriye’nin kuzeydoğusundaki zengin enerji kaynaklarının yeniden merkezi yönetimin kontrolüne geçmesini sağlayan bu anlaşma, ekonomik açıdan önemli bir adım olarak görülüyor. Ayrıca, SDG’nin özerklik taleplerinden vazgeçmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik uzun süredir devam eden tartışmalara da bir nokta koyabilir. Ancak, uzmanlar anlaşmanın uygulanabilirliği konusunda belirsizliklerin devam ettiğini ve maddelerin yorumlanış biçiminin gelecekte yeni gerilimlere yol açabileceğini belirtiyor.

Katar gibi bölge ülkeleri, anlaşmayı “sivil barışı güçlendiren bir adım” olarak memnuniyetle karşılarken, Türkiye’nin bu gelişmeye nasıl tepki vereceği merak konusu. SDG’nin ana gövdesini oluşturan YPG’yi “terör örgütü” olarak tanıyan Ankara, sınır güvenliği konusundaki hassasiyetini korumaya devam ediyor.

ANLAŞMA BÖLGEYE İSTİKRAR GETİREBİLİR

SDG’nin Suriye’ye teslim olması ve taraflar arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma, Suriye’de toparlanma sürecini hızlandırabilir. Bölgede istikrarın sağlanması ve kaynakların yeniden devlet kontrolüne geçmesi, Suriye’nin yeniden yapılanma sürecine ivme kazandırabilir ancak anlaşmanın başarıyla uygulanması, taraflar arasındaki güvenin ve uluslararası aktörlerin tutumunun belirleyici olacağı bir süreç gerektiriyor.